E-Dergi

Bu kitabı 7 yaşımdayken okumuştum, babaannemin evinde yanımdan beyaz tavşanın geçmesini bekleyerek uyumuştum. Alice benim hayal dünyamdaki yerinde hep kaldı, tahtını korudu. İlkokulda ilk ezberliğim şarkı jefferson airplane'in white rabbit'i oldu. Kitabımı 12 yaşındayken evden taşınırken tavanarasında unutmuştu annem tekrar okumak istedim ancak parantez içinde sürekli açıklama yazılmasından dolayı sanırım aynı hazzı alamadım. Masalın büyüsü bozuldu, kendimi kaptıramadım. Mutlaka her çocuğun okuması gereken bir kitap.

humpty dumpty sat on a wall,
humpty dumpty had a great fall...

Kitap taş devrinde geçiyor ama bana sanki direkt günümüzde televizyonu elektriği olmayan bir köyde geçiyormuş gibi geldi. Akıcılık ve masal kurguları muhteşem. Fakat taş devrini betimleyen hiç birşey yok galiba yaprak usta hariç isim de yok. Bu nedenle kahramanları gözümde pek canlandıramadım. İki ağızdan farklı dinlenilen iç yakan, güldüren, üzen, zamansız bir öykü.

Altay Öktem'in yazılarını daha önceden öküz ve sanırım penguen'di ordan takip ederdim ilk defa kitabını okudum ve uzun zaman önce okudum keşke bitirir bitirmez yorum yazsaydım sanırım daha sağlıklı olurdu.

Tarzı aşina ancak bir diğer arkadaşımızın da yorumunda söylediği gibi direkt olarak istifra ettiği bir kitap. Çoğu değerlendirmelerine katılmakla birlikte, bazı irdelemelerini de oldukçe gereksiz ve aşırıya kaçılmış bulduğum, hatta kendisini daha ne kadar anlatabilir diye merak ettiğim bir kitap oldu. Bazen çok dikkatimi çekti doğru söylüyor yahu dedim sayfaları yalayıp yuttum, bazen de çok sıkıldım sayfaları çeviremedim, kusmuğun altında boğulduğumu hissettim ki amacı da buydu sanırım. Biraz egoist biraz nihilist biraz megaloman çokça yargılayıcı bir kitap. Altay Öktem'i kısa yazılarındaki kara mizahıyla takip etmeyi tercih ederim doğrusu,

Hatırladığım kadarıyla fiyatı ucuz ve kimmiş bu bi bakiyim diyerek aldığım bir kitaptı, uzun sürede kitaplıkta bekledi. Ancak okumadığıma da pişman oldum açıkçası, Flannery O'Connor'ın yalın dili, ironik ve güçlü anlatımı beni çok etkiledi ama yazık ki başka bir kitabı türkçeye çevrilmemiş. Beni çok güldüren ve anlatımdan dolayı sahnelerin tek tek gözümde canlanabildiği bir kitap oldu. Evet saçma sapan itiş kakış dolu bir kitap ama tanıtımında yazıldığı gibi "işe yarar bütün komik romanlar yaşama ve ölüme ait olmalı!" değil mi?

Kırmızı defter Paul Auster'in yaşamına açılan küçük bir pencere. O pencereden olaylara müdahil olmadan sadece seyredebiliyorsunuz. Hissedemiyor sadece görüyorsunuz. Mucizelere inanmam ancak yazarın hayatı ve bakış açısı hakkında fikir veren güzel bir kitap. En beğendiğim öyküsü sanırım başlığı Niçin Yazıyorum? olan kalem öyküsüydü.