E-Dergi

Bin Muhteşem Güneş... İngilizcesi çekmişti dikkatimi ilk. Bir ara alır okurum derken ben onu alana kadar Türkçesi çıktı. Bir yerlerden temin edip okudum.Gerçekten etkileyici bir kitap. Hatta birkaç yerde insanın gözleri doluyor. Taşabiliyor bile... Meryem ve Leyla'nın ayrı ayrı başlayıp iç içe geçen öykülerinin satır aralarında Afganistan'ın yakın tarihini de şöyle bir gözden geçiriyorsunuz. (Yalnız bu yakın tarih anlatımında ucundan, ufacık bir Amerikan yanlılığı da yok değil gibi.) Kitabın Türkçesi de oldukça güzel.. Birkaç fiilin fazlalığına ve o fiil tercihine takılmama rağmen. Ama Püren Özgören gibi bir çevirmenden dilimize kazandırılması harika.
Kitapla ilgili en büyük sorunum tercih edilen arka kapak yazısı. Kitaba dair hiçbir şey içermeyen, bir kitap yazısından çok bir film tanıtımına benziyor.Bu kitapla ilgili tek bilgi kaynağım arka kapağı olsaydı muhtemelen kitabı okuma isteği doğurmazdı o yazı içimde...

Okuduğum ilk Sabahattin Ali kitabıydı. Etkilemişti beni. Hoş bir dille yazılmış romantik bir roman... Sabahattin Ali gibi önemli bir yazarın her kitabı okunmalı. Ama Kürk Mantolu Madonna hem Sabahattin Ali romanı olduğu için hem de güzelliği için okunmalı...

İsmi, konusu çok ilgi çekici.. Öyle ki birçok beklentiye giriyor insan. Ama kitabı okuduğunda beklentilerini karşılamayan bir kitap olduğunu görüyor. Bir de Sel yayıncılık editörlerini daha dikkatli seçmeli diye düşünüyorum. Düşük ve anlatım bozukluğu içeren cümleler oldukça yoğunluktaydı.

Türk edebiyatında rastladığım en ince kurgu.. Muhteşem kurgu Elif Şafak'ın o güzel diliyle soslanınca Baba ve Piç leziz bir tat bırakıyor insanda..

Suskunlar...Hızla okunan bir roman... Ve insanın zihninde müthiş bir lezzet bırakıyor. Daha önce Anar'ın sadece Puslu Kıtalar Atlası'nı okumuştum. Puslu Kıtalar Atlası'na nazaran dili kullanmada, osmanlıca kelimeleri yedirmede çok daha ustalaştığını düşündüm bu romanda... Sıradakini bekliyoruz...