E-Dergi

Bildiklerimiz ne kadar da yanlışmış diye düşündüm okurken; ama hala doğru kabul edilenler kitaba göre yanlış olarak kabul edilernler. Bu da işin ilginç yanı herhalde.

Kitabın adından da anlaşılacağı gibi: Kitab-ı Aşk. Yani Aşkın Kitabı. Aşkı anlatan Divan Şairleri ve bunları bize ulaştıran İskender Pala. Kitaptan aklımda kalanlar:
Sarmaşığın aşkı, Kırk yıllık Kani; Olur mu Yani, Sevgilini bakışlarının ok gibi olması...

Bu kitapta azim var, zorluk var, vatan sevgisi var, kişisel hırslar dolayısıyla bir insanın hayatı nasıl bitirilir durumu var. Yaşadığı her şeye rağmen ülkesini mahkum etmemek için dava açmayan bir insanın yaşadığı karamsarlık var. O dönemlerde ülkenin neler geçirdiğinin bir göstergesi. Kİm bilir ihraç edilen diğer 167 subay ve astsubay şu anda ne durumda. Merak ediyorum İskender Pala'nın uzun uğraşlar sonucu Deniz Kuvvetleri'ne kazandırdığı kitaplar hâlâ kullanılıyor mu, kullanılıyorsa neler düşünülüyor acaba?

Beni en çok etkileyen bölümü 61. mektup. Orada anlatılan keffaret meselesi. Yazar mektupların bile bir keffareti olabileceğini mi göstermeye çalışmış, yoksa unuttuğumuz dostlarımıza ödememiz gereken bir keffaretimizin olduğunu mu?
İşte bu sorular ve bu soruların cevaplarını bulmaya çalışacağınız bir kitap. Felsefi mektup da diyebiliriz.
Bir A. Ali Ural klasiği.
Acaba türümüzün özelliklerini taşıyor muyuz gerçekten?

Yaşadıklarımızın hepsi hayata tam olarak yerleşememizden kaynaklanıyor. Nerde problem varsa orada hayata tam olarak yerleşememiş bir insan vardır. Sandalyenin ucuna oturmuştur. Sanki hemen gidecekmiş gibi. Hayata yerleşebilmek dileğiylr. Okuyun, zevk alacaksınız.