E-Dergi

Ben katılmıyorum sizin bu yorumunuza. Tam aksine içinde bulunduğumuz baskı yönetimi, dün dünyayı yönlendiren 'büyük biraderlerin' varlığı ile , sadece başka bir zamanda geçen bu kitapta anlatılanları , içinde bulunduğu durumun 'farkında' olanlar rahatlıkla kendi hayatlarına, durumlarına empoze edebileceklerdir. Benzer bir durum da George Orwell'in 1948'ünde de işleniyor. İnsanlığın, tek tip prototipleştirilmesi sürecinin ve dominant rejimlerin nerelerde çatırdayacağı, nelere mal olacağı çok güzel anlatılmış... Dünya tarihinin her dönemi ile rahatlıkla bütünleştirebilirsiniz. Aksini iddia edenlerin, kitabın anlatmak istediğini anlamadığını düşünüyorum.

İlk olarak, bu bir manga değildir. Okko, Archaia Studios Press tarafından basılan çıplaklık,şiddet vs gibi öğeleri içeren yetişkin sevyesinde, Hub and Stephan Pecayo tarafından yaratılan mini serilerden oluşmuş bir çizgi romandır. Uzak doğu temalı olan tüm çizgi romanlar nedense halen manga ile karıştırılıyor. Bildiğimiz manga belli yazım teknikleri olan, soldan sağa okunan, belli normlarda ve tekniklerde çizgiye sahip, eski bir japon kültürü. Karıştırılmasına imkan olmamalı yani. Okko'nun aslı fransızcadır, türkçe seviyesi ise çok kötü olmamakla beraber kötü de sayılmaz. Hub, en sevdiğim çizerlerden biridir, detaylı çizimleri muhteşem olup, Stephan Pecayo renkleri ile Okko'da mükemmel bir dünya yaratmışlardır...

Kitabın türkçe çevirisine katlanamadığım için ingilizcesini okudum. Öncelikle yazar için değineceğim nokta, betimleme-tasvir yaparken çok kıt bir kelime haznesi olduğu ve bu, beni oldukça rahatsız etti. Misal, bir Stephen King'in tasvirleri, betimlemeleri nasıl sizi hikayenin içine birden çekiyorsa , bu romanda da öyle olmasını isterdim. İkinci olarak kurgu eksiklikleri çok, hikayede zayıf kalmış yönler çok. Resmin bütününe baktığımızda esas kızımızın , aşağılık kompleksi, yer yer rahatsızlık verebiliyor. Bunun dışında, belki sağlam bir yazarın elinden çıksa idi başarılı bir fantastik seri olabilirdi. Bu hali ile bana daha çok yumuşak, sevimli, her genç kızın hayalindeki tutkulu aşk hikayesinden öte bir şey vermedi. Ama pazarlama stratejisinin eşsiz başarısına diyebileceğim birşey yok. Filmlerinin ne kadar kötü olduğu zaten fenomen haline gelmiş bile. Tüm nokta aslında herkesin içten içe istediği birşeyi bize gösteriyor olması; 'Ne olursanız nasıl olursanız olun, sonsuz aşkı yaşabilirsiniz...'. Yeterli bir hammadde.. Bunun dışında eğer gerçek fantastik seriler okumak istiyorsanız, hickman-weis,David Eddings,R. A. Salvatore,C. S. Lewis,Robert Jordan,Ursula K. Le Guin vs'leri şiddetle tavsiye ederim.

yorumları yetersiz ve eksik bulduğum için yazma ihtiyacı hissettim; bu roman bir farenin , insanoğlunun yaşadığı dünyaya, hayatına,yarattıklarına,insanoğlunun kendisine duyduğu özlemi,yakıcı tutkuyu,iç acıtan aşkı anlatıyor. Ama nasıl anlatım! Dünya klasiklerinden tutun da ,felsefeden,otobiyografiye kadar aralara çeşniler serperken, baş kahramanımızın düşünceleri, tutkuları sayfalardan bize bulaşıyor... çevirdiğim her sayfada firminin insan olabilmek için, daha doğrusu kendini onlara kabul ettirebilmek için verdiği o müthiş,heyecanlı,zaman zaman içler acısı mücadelesinin ortasında buldum kendimi... Kitabın sonunda ise bana yüklediği o muazzam duyguların etkisi ve kitabın sonunun bu kadar etkileyici olması göz yaşlarımın sel olup akmasına neden oldu... çok muazzam, çok farklı ama bir o kadar edebi bir eser sayılabilecek içeriğe sahip muhteşem bir kitap... kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

ingilizce olanları nereden temin edebiliriz acaba?