E-Dergi

Mümtazer Türköne'nin geçmişte farklı kitaplarını da okumuştum. Bu kez konu güncel olduğu için farklı bir bakış açısı yakalayabilir miyim düşüncesiyle alıp okudum. Ancak beklediğimi bulduğumu söyleyemem. Yazdıklarının bir kısmını gazete ve TV programlarından takip etmiştim. İktidarın söylemlerini destekler mahiyette yazılmış bir kitap. Türköne'yi geçmişte okuyanlar şimdi şaşırmakta haklılar.

Ermeniler'in binbir yalan uydurarak 'soykırım' var diye dünyayı ayağa kaldırmalarına karşılık cevap niteliğinde ve belgelere dayanarak hazırlanmış faydalı bir kitap. Bu tür kitapların daha fazla okuyucuyla buluşması, konu hakkındaki bilinci artıracağı kanaatindayim.

Bu romana gerçekten bayıldım. O kadar akıcı ve güzel kurgulanıp yazılmış ki, insanı alıp götürüyor. Mevlana'nın Tebrizli Şems'e aşkı, ondan başkasını görmemesi gerçekten etkileyiciydi. Kitapta da geçtiği şekliyle, hani Mecnun'a sormuşlar ki; bu Leyla öyle anlatıldığı kadar güzel biri değil, Onun için bunca yanmaya değer mi? Ve Mecnun da demiş ki, ona benim gözümle bakamadığınız sürece, Ondaki güzelliği göremezsiniz. İşte Mevlana da Şems'e buna benzer bir pencereden bakıyor.

Güzel diyebileceğim bir roman. Kurtuluş umuduyla İngiltere'ye kadar giden bir göçmen kız ve yaşadıkları kitabın ana konusunu oluşturuyor. Kocasını kaybeden bir İngiliz kadının bu göçmen kıza sahip çıkması, çocuğu ve aşkı arasında yaşadığı git-geller güzel kurgulanmış. Tek anlayamadığım, daha doğrusu bana çok aykırı gelen ise, kadının bir erkekle olan böylesine çarpık ilişkisi...

Bu serinin ilk kitabı ne kadar aydınlatıcı ve doyurucu idiyse, bu da onun kadar güzeldi. Dil ve düşünce yapısıyla, dilin korunup yaşatılmasıyla ilgili çok güzel örnekler verilip karşılaştırmalar yapılmış. Hem birinci, hem de bu ikinci kitabı mutlaka okuyalım ve güzel dilimiz Türkçe üzerine bir kez daha düşünelim.