E-Dergi

Uzun yıllar önce aldığım ama bir türlü başlayamadığım iskenderiye dörtlüsünün ilkini okudum.Gerçekten yoğunlaşma isteyen ,okunması zor bir kitaptı.Betimlemeler ve yazarın anlatıcının ruh halini anlatan bölümler bazen oldukça sıkıcı ve dikkat dağıtıcıydı ama ilkini bitirmekle kalan üç kitabı da zaman yayarak okumayı düşünüyorum.Aslında bu kitapta klasik aşk anlayışının dışında tam bir serbestlik içerisinde aşkı ve cinselliğini yaşayan justine üzerinden insan doğası ve ruhu anlatılmış.

Zaman zaman sıkıldığım ama esasen sürükleyici bir kitap.O dönemde madencilerin yaşadıkları ile şimdikiler arasında hiç bir fark yok.Ezilmiş madencilerin hak arayışı ve hüsranla biten tablo.

Her hikayede bir kadın ve bir kadın sorunsalı var.Şiddet,bastırılmış cinsellik,toplumsal yargılar ,ezilen kadınlar.

Kurgusu sizi ele geçirip bırakamadığınız bir İhsan Oktay Anar kitabı daha.Masal tadında ...

Ortalarına doğru daha çok beğendiğim,özgürlük savaşçısı,Osmanlı’nın son demleri ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında kurtuluş mücadelesi ve kadın haklarının savunucusu,idealist şaire Şuküfe Nihal’in öyküsü.İçinde Musta Kemal Atatürk ,Nazım,Ahmet Kutsi Tecer,Ahmet Hamdi Tanpınar ve büyük aşkı ve en büyük pişmanlığı Faruk Nafiz Çamlıbel ve daha kimler kimler var.Çok güzel bir ömür geçiren ,çok sevilen Şuküfe Nihal belkide bunun bedelini son demlerinde büyük bir yalnızlıkla ödedi ,kimbilir...