E-Dergi

Daha çocukluktan itibaren okul ve medya araçları ile şirk tohumları aklımıza ve kalbimize ekiliyor. Kendisine bile hayrı olamayacak sinema, müzik, futbol, siyaset vs tanrılar önce alt bilincimize sonra kalbimize işleniyor. Hayranlık, korku, saygı vb bize ait olmayan duygular hissettirmeden aşılanıyor. Eski çağlarda kul olmak daha basitmiş. Şimdi iblis hissettirmeden aklımızı ve kalbimizi çocukluktan bozuyor elemanlarıyla.

Kibir, kıyas ve üstünlükçülük iblisten gelen özellikler. Her insanın her türlü konuda rahatlıkla düşebileceği bir tuzak. Nuh tufanı öncesinden gelen şeytani öğretileri bilen ve kullanan gizli organizasyonlar var. Horus, Kiros, Kureyş ve Kurayza kelimelerinin benzerliği düşündürücü. Kuranda da dediği gibi üstünlük takvadadır. Hiçbir soy ya da grup üstün ya da kayırılmış değil. Haddi aşıp şeytanın ayak izlerini takip etmemeliyiz.

Kuran "Aldatıcının hiçbir türü sizi Allah ile aldatmasın." Resulullah "Aldatan bizden değildir."

Bu çalışma konusunun dilimizde tek örneği olabilir. Türkçe ile Japoncanın çok daha köklü bir bağı olduğu anlaşılıyor. İki dilin Kök Altay (Ön-Türkçe) dilinden bağlarının kesildiği çağlardan sonra bile bazı kelimelerin yan anlamlarının sonradan ortaya çıkan bir eşya-konuda aynı biçimde kullanıldığını kitapta görünce dillerin ruhu olduğu fikrine inandım.

Başarılı aydınlatıcı bir çalışma. Tasavvuf muhtemelen çok daha eski bir öğreti. Antik Yunan ve Helenistik Mısır'dan da önce olabilir. Mu-Atlantis teorisi gerçek ise inisiyasyon(uyumlama) o zamanlardan beri var. İslam içinde de Tasavvufi uygulamaları ayırmak gerekebilir. İslamla ilgisi olmayan Hint-İran-İbrani kökenli batıl yolların örtük biçimde İslama sokulan yanı ve tamamen Kuran-Hadis-Fıkıha dayalı uygulama yapan yan.