E-Dergi

Ahmet Şerif İzgören'i daha önce duydum defalarca videolarını izledim ama kitabını ilk kez okuyorum. İyi ki de okumuşum,şimdi diğer kitaplarını da okumaya karar verdim. Yıllarca bizlere bizim coğrafyamızda olmayan,aynı ekonomik ve sosyolojik ortama sahip olmadığımız kişisel gelişim yazarlarının ve onların kaleme aldığı şahısların kitaplarını okutttular. Ama bu kitap bizden ve içimizden örnekler ile dolu. Tek bir farkla yazar bu kitabı kişisel değil, toplumsal gelişelimmdiye yazmış.

"Evlerimiz ve işlerimiz arasındaki yoldan ibaret yaşamlarımız; iyi olan her şeyden mahrum bırakılmıştı. Nefes alacak tek bir boşluk, ışık görecek ufak bir penceremiz kalmamış; çarpık bir eşitsizlik sarmalında hunharca öğütülüyorduk. Mahkum edildiğimiz bu umutsuzluk, çaresizlik ve tahakkümü sorgusuz sualsiz ürkek bir çocuk gibi kabullenmiştik. İnsani olan, insanı yaraşan her şeyden mahrum edilen hayatlarımıza savaşmadan boyun eğmiştik. Ne iki kadeh bir şey içebiliyor, ne yemeğe çıkabiliyor, ne tatil yapabiliyorduk. Ne güzel filmler seyrediyor, ne iyi oyunları izliyor, ne kitapları okuyabiliyorduk. Kiralarımız, faturalarımız uğruna F tipi bir yaşama sürülmüştük. Yine de bunlara bile yetişemiyor; kirayı da faturaları da denkleştiremiyorduk..."

Adından bağımsız,içinde küçük ama her birinde kendi hayatlarımızdan bir parça bulacağımız on hikaye var.Sosyal,ekonomik,siyasi,kültürel ve ailesel konular kaleme alınmış. Yazar anlatırken kalbe ve akla dokunur betimlere de yer vermiş.

1915-23 yılları arasındaki itilaf devletlerinin adım adım İstanbul'un nasıl işgal ettiğini detyalı ve yer yer ilk ağızların anıları ile anlatan bilgilendirici bir kitap. Sarayın İngilizler karşısındaki acziyetini, En başta Mustafa Kemal Atatürk'ün, kuvvacıların ve dahi bir çok gizli cemiyetin olaylar karşısında ki mücadelesini bir kez daha takdir etmemek elde değil. Günümüzde "Almanya 100 sene önce araba yapıyordu, senin Atan ne yapıyordu" zihniyeti ile yaşayan cahil güruha bu kitabı bir kere okutmak yeterli olacaktır...

Şimdi baktığınız zaman bir emek bar evet. Betimlemeler çok güzel diyebilirim. Belki okumaya zorla devam etseydim bir şeyler çıkabilirdi. Ancak bana hitap etmedi maalesef.

Kitabın içindeki mağdur ve sanık ifadelerini, operasyonu yapan polis müdürünün röportajını okurken adeta midem bulandı. Sinirlerim tepeme çıktı. 40 yıl Türkiye'de cirit atan bir suç örgütüne kimse dokunamamış ya da dokunmamış. Siyasileri ve bürokratları bile ağlarına düşürmüş adamlar. Adamlar milletin kızlarına musallat olmuş STK lar, kadın dernekleri, devletin görevli mercileri çıkıpta ne bir açıklama yapmış ne de bir müdahale. Bu kitabı gençlerin özellikle genç kadınların okuması gerekli diye düşünüyorum. Okunsun ki bu ve buna benzer tarikatların nasıl pis bir zihniyete sahip olduklarını, insanları nasıl kandırdıklarını görsünler.