E-Dergi

Kitabımız adından da anlaşılacağı üzere bir adli psikiyatrın notlarını ele alıyor. Kitapta 11 ayrı hasta anlatılıyor. Bu hastaların hikâyelerinin nasıl başladığına, nasıl dönüştüğüne ve nasıl bittiğine tanıklık ediyoruz. Hastaların hayat hikâyelerini, geçmişlerini anlatırken bir yandan da psikiyatride kullanılan yöntemlerden terimlerden bahsediyor. Tanıklık edeceğimiz görüşmeler bizleri, cazibesiyle haber ve eğlence mecralarımızı ele geçirmiş yüzeysel “kötülük” hikâyelerinden çok daha derinlere sürüklüyor.

Yazarımız İhsan Kartoğlu’nu pek çoğumuz sosyal medyadan tanıyoruzdur. Kendisi köy okulunda öğretmenlik yapan kendini öğrencilerine vakfeden fedakâr bir öğretmendir. Kitabı Her Şey Bir Öğretmeni Sevmekle başlarda da bizimle kendi deneyimlerini paylaşıyor ve bizleri gülümseyerek okuyacağımız bir yolculuğa çıkarıyor. Kitabında bizleri gülümseten bu öğretmenin hayatından pek çok şey öğreniyoruz: Çocukluğunu, öğretmenliği neden seçtiğini, öğretmenlik yaparken karşısına çıkan zorlukları gibi. Yazar Bunların hepsini biz okuyucularıyla paylaşıyor.
Bu kitabı neden mi okumalıyız?
Okumalıyız çünkü sosyal medya paylaşımlarından tanıdığımız İhsan öğretmenin mesleğini ne kadar severek yaptığını görmek sizlerin yüzünde bir gülümseme oluşturacaktır

Başkahramanımız Janice, evlerde temizlik yapmaya giden bir temizlikçidir. Kendi anlatacak hikayesi olmadığını vurguluyor ve benim anlatacak hikayem yoksa neden başkalarının hikayelerini anlatmıyorum diyor.

Kısa süre sonra temizliğe gittiği evlerde toz alırken ya da buzdolabını temizlerken insanların anlattığı hikâyelere kulak vermeye başlıyor. Bu insanların hikayelerini biriktirmeye başlayan janice kendini Hikaye Koleksiyoncusu olarak tanımlamaktadır. Janice bir gün temizliğe gittiği evlerden birinin yönlendirmesi ile Bayan B ile tanışır ve Bayan B ona hikayeler anlatır. Janice hikayeler anlatırken Janice'nde bir hikayesi olduğunun farkındadır ve onun hikayesini öğrenmek için çabalıyor.
Kitabın anlatım dili sade ve akıcı. Çok tatlı bir hikayeyi konu almaktadır.

Kitap Türkiye'de yaşayan bir Türk kadının hayat hikayesini anlatıyor aslında. Karakterimizin bir ismi yok ona mahalledeki insanlar zayıf, uzun ve 30'larına gelip henüz evlenmediğinden ''Kuru Kız'' adını veriyorlar.

Karakterimiz küçük yaşlardan itibaren pek çok zorlukla baş başa kalmış bu zorluklara her zaman boyun eğmiştir. En çokta mahalle baskısına maruz kalmıştır.
Kahramanımız bunca zorluğa baskıya rağmen akıllı telefonuyla her şeyi araştırıyor öğreniyor ve gezi programlarına bayılıyor. Bir kere ailesiyle tatile gitmek dışında yaşadığı şehirden çıkmamış bu kız ülkeler şehirler hakkında çok fazla bilgi edinmiş ve yeni bir başlangıç için kendine bir şehir bile seçmişti. Dünyanın sonundaki şehir olan Ushuaia'ya gitmek istiyordu.
Aslında bakarsak o hepimizin çok yakından tanıdığı, hayatımızın bir evresinde karşılaştığımız bir karakter.