E-Dergi

işlediği konu güzel, hikaye insanın kalbine dokunuyor ama maalesef çok akıcı bir kitap değil. Okurken sıkılıp elimden bıraktığım çok oldu ama bitirdiğimde yüzümde bir tebessüm oluşturdu. Çabuk sıkılan biri değilseniz okumanızı tavsiye ederim.

Judith McNaught hayranlarından biriyim ve türkçeye çevrilmiş her kitabını okudum. Heyecanla beklediğim yazarlardan biri ama malesef bu kitabı bende çoğu kitabından sonra bıraktığı etkiyi bırakmadı. Kendini okutturan, yeterli dozda heyecan içeren, aşkla macerayı harmanlayan bir kitap. Kitapla ilgili en sevdiğim şey Micheal'ın Leigh'i sevme şekliydi, insana umut veriyor. Ben severek okudum ama JM'nin tarihi aşk romanlarında daha başarılı olduğunu düşünüyorum.

Julia Quinn'in nüktedan anlatımını her zaman çok keyifli ve eğleceli bulmuşumdur. Yazarın türkçeye çevrilen bütün kitaplarını okuyan biri olarak diyebilirim ki 2 kitaplık bu serisi Bridgerton serisi ya da diğer kitapları kadar eğlenceli değil. Ama yine çok akıcı, heyecanlı ve serinin ilk kitabından daha güzel diye düşünüyorum. Yalnız Kayıp Dük kitabıyla aynı zamanlarda işlendiği için aynı olaylar bu sefer de Amelia-Thomas çifti açısından işleniyor. Tabi ki farklı olaylar oluyor ama ben çoğu yeri burayı biliyorum tarzında okudum, keşke en azından olayların diğer kitabın biraz daha öncesini ya da biraz daha sonrasını da anlatsaydı diye düşündüm, kitapta bi farklılık istedim ama bunu bana pek veremedi. Ne kayıp dük kitabındaki ne de bu kitaptaki aşk beni çok etkilemedi açıkçası ama her zamanki gibi keyifle okudum. J.Quinn'in en güzel kitabı olmasa da okurken keyif aldığım, akıcı ve güzel bir kitaptı, tavsiye edebilirim.

Yazarı daha keşfedilmeden önce forumlarından okuyan biriyim. Bu kitabın da önceki forumdaki halini okumuştum ve yazarın en sevdiğim kitabı olmuştu. Ama genişletilmiş halini beğendiğimi söyleyemeyeceğim bence internetteki o ilk versiyonu çok daha iyiydi. Ayrıca malesef yazarın kitaplarını çok da beğenmiyorum artık, ilk okuduğumda gerçekten güzel yazıyor diye düşündürtmüştü ama bütün kitaplarını okumuş biri olarak şöyle dönüp bakıyorum da gerçekten çok akıcı yazmasına rağmen her kitabı o kadar birbirinin aynısı ki.. Erkek karakterler zaten birbirinin kopyası sadece göz renkleri değişiyor, kadın karakterler her zaman mükemmel güzellikte saç ve göz renkleri değişiyor. Kişilik özellikleri ve davranış şekilleri arasında da sadece nüanslar var. Bir de yazar o kadar mükemmel kadın ve erkeğin karşılaşması zaten mucize değilmiş gibi istinasız her erkek karakteri diğer kitaplarındaki bi erkek karakterin eşi dostu vs. gibi ilişkilendiriyor ve inandırıcılığı iyice düşünüyor. Ayrıca karakterlerin konuşma şekli de nasıl desem çok demode ve türkiyede olmayacak bi rahatlıkla tanışır tanışmaz cinsellik vurgulu konuşmaya başlıyorlar. Beni en çok rahatsız eden şeylerden biri de karakterler arası yaş farkı, o mükemmel adamlar nasıl oluyorsa hep kendinden 10-12 yaş küçük kızlara bakıyorlar! (Beni Bırakma ve Kusursuz Plan hariç) Zamanında Nefretten Sonra kitabının yorumuna okuduğum en iyi türk yazar yazdığım için de pişmanım ama o zaman daha kitapların hepsini okumayış olmama veriyorum bu yazdığımı. Türk yazar okumam lafını fmarsal'la kırdığım bir gerçek ama hala aynı şekilde olumlu düşünmüyorum. Evet okunabilecek kadar akıcı ama kesinlikle aşkı yazan adam sloganı bu kitaplar için gülünç geliyor.

Çoğu kişinin aksine ben Julie Garwood'un bu serisini tarihi aşk türünde yazdıklarından daha çok seviyorum ama neden serinin ilk kitaplarını çevirmeden son kitaplarını çeviriyolar hiç anlamıyorum. Açıkçası bu kitaptaki karakterlerden çok Buchanan erkeklerinin hikayelerini daha çok merak ediyorum. Bu kitaba yorumuma gelirsek akıcı olduğu için çabucak okuduğum, sevdiğim ama çok da bayılmadığım bi kitaptı. Daha iyisi olabilirdi; gölgede dans, sen de yanarsın kitapları gibi. Ama yine de ben sevdim, seriyi okuyanlara okumalarını tavsiye ediyorum, seriden hiç kitap okumayanlar ise serinin diğer kitaplarını tercih ederlerse daha çok beğeneceklerdir diye düşünüyorum :)