E-Dergi

Kendi yolunu yapan dağcı idi Ahmet Oktay, çoktan sonsuzlukta. Keşke daha çok anı yazsaymış, iyi - kötü hayatı biraz daha anlardık, insanın herkesin önüne geçmeyi amaçlamadan da üretebileceğini daha iyi bilirdik. yaşanan zamanlar insanlarla anlamlı, insanlarla güzel. O mekanlar o insanlar sayesinde mekan, o anılar o insanlar olmazsa bir hiç. Okuyun Ahmet Oktay'ı. Unutmayın sakın.

Hemen bitti. Yenisini beklemek durumunda kaldık. Okuyun. Seveceksiniz. Bazen çok yorulacaksınız bazen gülüp oynayacak, düşünüp duracaksınız; Bu ne demek diye. Iskalamayın. Iskalatmayın.

Göbek bağınız sahaflar çarşısına gömüldüyse, küçük dükkanlarınızda, dükkançelerinizde kitapla haşır neşir olacaksınız demektir. Haliyle bir 'demlenme' süreci geçireceğiniz için bilgi ve ahlakın ışığında sahaflık yaparken, hem kitap hem de anı biriktireceksiniz; ikisinin de kokusu muhteşemdir, özellikle kitabı seviyorsanız. Kitaba ilginiz varsa su gibi okuyacaksınız. Yoksa hayat damarlarınızdan birkaçı kopmuş demektir. Unutmayın, 'Okumak için kitap aparmak, günah ya da suç değildir.!'

Dur demeye kalmadan hemen şaşırtıcı gözlemlerle hikayeler sonuçlanıyor. Tahmin etme didişmesi, kafa yorma zamanı kısa sürüyor ama büyük bir zevk alıyorsunuz çözümlemelerden. Agatha Christie okumadan büyüyemezsiniz. Es geçmeyin majestelerini.

İnsanı hakikaten deli ederler. Tüm bu olanlar karşısında akıl sağlımızı nasıl koruyabiliriz, bilmiyorum fakat Aziz Nesin okuyabiliriz. Siz öldüğünü sanıyorsunuz, oysa her daim yaşıyor. Ölümsüzlük böyle bir şey. Atlamayın, ıska geçmeyin. Hoca Nasreddin gibi ağlayın, Bayburtlu Zihni gibi gülün.