E-Dergi

Chat GPT Söyleşileri kitabı, Ercan Çelik'in, tarih boyunca akılları kurcalayan "ya eğer?" sorularına Chat GPT'nin verdiği yaratıcı ve düşündürücü cevapları sunuyor. Kitap, William Shakespeare'in gerçekten yaşayıp yaşamadığından Hitler'in Sovyetler yerine İngiltere'yi işgal etmesinin olası sonuçlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede alternatif tarih senaryolarını ele alıyor. Çelik, bu eserde okuyucuyu sadece tarihi olayları farklı bir perspektiften düşünmeye davet etmiyor, aynı zamanda bu senaryolar üzerinden insan doğasına, politikaya ve kültüre dair derinlemesine sorgulamalar yapıyor. Kitap, hem tarih meraklıları hem de fütürist yaklaşımlara ilgi duyan okurlar için ilginç bir okuma deneyimi sunuyor. Her senaryo, tarihin akışında küçük bir değişikliğin bile ne denli büyük etkiler yaratabileceğini gösteriyor ve okuyucuları kendi alternatif gerçekliklerini hayal etmeye teşvik ediyor. Ercan Çelik, bu kitapla birlikte sadece geçmişin değil, geleceğin de kapılarını aralıyor.

Antik çağlardan bugüne dek kadınlara karşı tutumu, suçlamaları, yaklaşımları ele alan bir kitap. Dinler ve anlayışlar içerisinde kadının yeri irdelenmiş. İslam’da üzerine durulacak çok konu var, en çok yeri İslam’a ayırmış. Hayatın her alanında olduğu için özellikle dinî kaynaklarda önemli bir yeri olan; algılarda kadının aklen ve bedenen eksik olması, erkek için yaratılmış olması, bela ve fitnenin kaynağı olarak gösterilmesine dair bakış açılarını irdelerken, bu yargıların son semavi din İslam’ın bazı kaynak ve uygulamalarına nasıl girdiğini tarihin derinliklerine inerek incelemiş ve okura derlemiş yazar. Bu kitap, binlerce yıllık insanlık tarihinin mağduru ve kültürel travmalar ile onuru rencide edilen kadınların bu “kötücülük” ithamlarına nasıl ve hangi gerekçelerle sürüklendiklerini inceliyor. Bu konuda yazılmış olan yerli ve yabancı kaynakların temel bulgularından kaynak alarak kadının bugünkü konumuna ulaşmasında etkili olan çabası ve dış etkenler odağa alınmış. İyi bir kaynak.

Yazar, hastalarından yola çıkarak, yaşadıkları ve şahit olduklarından derlemeler yaparak böyle bir kitap yazmış. Hastalıkların başının, insanlara yapılan kötülükler ve sonucunda hastanın yaşadığı stres olduğunu kaydetmiş. Beyindeki bozukluklar ruhsal yapıyı ve ahlakı bozdukları gibi, ahlak bozuklukları da beyinde kalıcı bozukluklara neden olabiliyor. Doğuştan gelen beyin bozukluklarını çok defa tedavi edemiyoruz ancak ahlak bozukluklarının beyindeki kalıcı bozukluklarını ahlakı düzelterek engellemenin elimizde olduğunu söylüyor. Bir hekim olarak da hastaya davranışın doktoru etkileyebileceğini düşünüyor. Dinî yaşayışı da ahlakla bir ele almış yazar hatta yer yer ahlak ve dini birbiri ile bir tutmuş. İnançlı bir insanın inandığı doğrultuda yaşaması gerektiğini, inanmanın kalbe iyi geldiğini dile getiren çok olur. Bunun bir doktor tarafından alıntılarla, kutsal kitaptan hadislerden desteklerle yaptığını göreceksiniz. Bunu rehber kabul edip buna göre yaşamaya çalışan olacaktır.

Nokta ve altın nokta ekseninde, bunları imge kabul ederek oluşturulmuş soyut bir havaya sahip. Soyutluk zaman zaman okurun metni takip etmesini zorlaştırıyor. Yazar, kendine özgü gizli bir dil oluşturmaya çalışmış fakat bunun aşırılığı okunurluğa olumsuz etkide bulunur. Nokta ve altın nokta gibi sözcük veya kavramların sık kullanılması bu kavramların anlaşılır olmasından ziyade fazla tekrardan dolayı bunların önemini yitirmesine sebep olmuş. Bu kitap, derinlik arayan okurlar için potansiyel bir kitap, bu potansiyelin tam anlamıyla ortaya konulamadığı bir çalışma. Arada kopukluklar olmuş. Bırakılmış, geri dönülmüş. Yazmaya ara vermek üretkenliği olumsuz etkiliyor. Her şeye rağmen zevkle okuduğum bir eserdi. Bu kadar negatif yorum yapmamın sebebi de gerçekten potansiyeli olması. Eserin gerçekten güçlü ve ilgi çekici bir teması var, ancak bu tema, üzerinde biraz daha durularak harika bir dille ve kurguyla işlenebilirdi. İyi bir postmodern anlatı çıkar bundan. Okuru bana hak verecektir.

Şiirin ortalama bir okur tarafından ne olduğuna cevap olabilir diyebilirim. Yoğun duygular, birçok şiirde var olan özlem, sevgi ana duygularıyla yoğrulan şiirler. Dili sade, söz sanatlarına çok fazla rastlamıyoruz. Bu da poetik bir eleştiri gerektiren metin olmaktan çıkarıyor bu metinleri. Annesine armağan etmiş olması da çok duygusal. Duygu yönünden güçlü, estetik yönden güçlü olmayan şiirler. Okunur mu, evet. Bu Gece adlı şiirde, birine duyulan derin sevgiyi ve aynı zamanda o kişinin yokluğuyla gelen içsel boşluğu hissetmek mümkün. Bu şiir, sevginin acısını, hasretin getirdiği duygusal karmaşayı ve bir insanın en kırılgan anlarını yansıtıyor. Canım Memleket şiirinde ise, bir memleket özlemi ve geçmişe duyulan hasret dile getiriliyor. Yıkık dökük evler ve eski anılar, okuyucuyu nostaljik bir yolculuğa çıkarıyor. Bunun gibi bildik tanıdık duygularla yazılmış birçok serbest şiire bu kitapta rastlayacaksınız. Zamanınızı güzel geçireceğiniz iyi bir şiir kitabı.