Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Seniha Safa Tarafından Yapılan Yorumlar
Bu kitap, İslam inancının temel konularından olan Allah'ın varlığı ve birliği meselesini hem klasik kelam geleneği hem de çağdaş tartışmalar ışığında ele alan kapsamlı bir çalışma. Hacı Ömer Özsunar, kitabında iman kavramından başlayarak Allah'ın varlığının delillerini, sıfatlarını ve isimlerini sistematik bir şekilde inceliyor. Eser özellikle "isbât-ı vâcib" (Allah'ın varlığının ispatı) konusunu merkeze alarak, günümüz din karşıtı felsefi akımlarla yüzleşiyor. Said Nursi'nin Risale-i Nur külliyatından da yararlanan yazar, modern ateizm ve materyalizm gibi akımlara karşı İslami perspektiften cevaplar sunuyor. Kitabın dikkat çeken yönlerinden biri, konuyu sadece teorik düzlemde ele almayıp inanç-psikoloji ilişkisine de değinmesi. "İnanmamanın Psikolojisi" başlıklı bölüm, dini inanç ve ruh sağlığı arasındaki bağlantıyı irdeliyor. Ansiklopedik sözlük bölümü ve zengin kaynakçasıyla akademik bir titizlik gösteren eser, herkes için değerli bir başvuru kaynağı niteliğinde.
Mahremiyet eğitimi almış bir çocuk, toplum içerisinde nasıl davranacağından bireysel hayatındaki öz güvenine kadar oldukça sağlıklı bir birey olarak yetişir. Hayatına, bedenine, yaşam alanına baktığında her şeyin sınırlarıyla var olduğunun bilincinde olan bir çocuk, toplum için gerekli ve farkında bir çocuktur. Kişiliğin oluşmasında bu eğitimlerin önemi büyüktür. Mahremiyet, sadece bir kavram değil, her bireyin öz saygısını, öz güvenini ve sınırlarını koruma yeteneğini geliştiren önemli bir değerdir. Mahremiyet bilinci, yalnızca çocuklukta değil, yaşam boyu bizi koruyacak bir kalkan, güçlü bir iletişim köprüsü ve sağlıklı ilişkilerin temelidir. Bu kitap ebeveynlere, eğitmenlere ve aslında herkese ışık tutacak bir kitap. Çocuk yetiştirmeyecek olmak ilgisi olmayı gerektirmez. Düşünmek gerekir, herkes çocuktu ve bu eğitimin eksikliğinde bugün ne gibi sorunlarla karşı kaşıya kalıyoruz. Hepimizi ilgilendiriyor kısacası.
Bu kitap sürdürülebilir kalkınmayı birçok yönden: çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlarıyla detaylı bir şekilde inceliyor. Çevre bilinci, toplumsal eşitlik ve ekonomik sürdürülebilirlik gibi bazı kavramlarla, sorunların analizini yaparken ortaya koyulan sorunların çözümlerini sürdürülebilir olanla açıklıyor. Bireysel ve toplumsal dönüşümlere de ilham verecek bir çözüm, yöntem ortaya koyuyor. Kitap, bireylerden işletmelere, politikacılardan eğitimcilere kadar geniş bir okuyucu kitlesine hitap ediyor. Amaç, okuru bilgilendirmek olduğundan dil öğretici bir teknikle kullanılıyor. Bilgi sunmanın yanında okurların sürdürülebilir bir geleceği inşa etmelerinde okura rehberlik edecek ipuçları veriyor. Sürdürülebilir Kalkınma ve Endüstriyel Dönüşüm, bilgi birikimiyle daha yaşanabilir bir dünyanın, daha yeşil bir alanın mümkün olduğunu ifade ediyor ve yollarını açıyor. Okuyucular fayda sağlamasını istediklerinde ellerindeki bu kitabın bir rehber olduğunu fark edeceklerdir.
Uzun zaman sonra keyifle okuduğum romanlardan oldu. Akıcı bir dili ve sürükleyici bir konusu var. Engizisyon mahkemelerinin suçun ne olduğuna bakılmaksızın yargılanan kişiyi ağır cezalara çarptırılması işlenirken iftira sonucu suçsuz bir kadına idam kararı veriliyor. Cadı olduğuna dair iftira atılan ve deliller araştırılmadan yakılan kadının intikamını gerçek bir cadı olan yakını alıyor. Adaleti kendince yerine getiriyor. İşkence sahnelerinin bir karşılık olarak, herkesin yaptığını yaşaması, ektiğini çabucak biçmesi biraz iç ferahlatıyor. Keşke her şey karşılığını bu kadar çabuk bulsa diyoruz… Okurken yer yer betimlemelerde kendinizi kaybedebileceğiniz bir roman olmuş. Aşırı sanatsal dilden kaçınılması okumayı kolaylaştırıyor. İyi vakit geçireceğinize eminim. Yargıç başta seveceğimiz bir karakter gibi çiziliyor fakat okurken biz de ters köşe oluyoruz. Olay içerisinde çok fazla olay yok bu nedenle kafa karışıklığına mahal yok. Duraksamadan devam edip bir solukta bitireceksiniz.
Meryem, karakter tahlillerini beğenerek okuduğum bir roman. Olay örgüsü merakı kışkırtırken bir yandan da başkarakterin karmaşasını çözümleye çalışmak okura iyi zaman geçirmesini sağlıyor. Başkarakter Semih ve Meryem’in tanışma, âşık olma ve çevresinde gelişen olaylara baktığımda, yan olayların da ana hikâyeyi beslediğini görmek, yazarın bu romanın kurgusuna oldukça çalıştığını ispatlıyor. Semih’in kafa karışıklığı, arkadaş çevresi, kurduğu ilişkilerin kategorilerinin olması onun hem bizden biri olduğunu hem de sanki biraz benzerine az rastlanır biri olduğunu gösteriyor. Roman olarak oldukça akıcı buldum. Çok rahat okunuyor. Diyaloglar karakterlerin kişiliklerini yansıtmak için oluşturulmuş gibi. Yan karakterler de en az başkarakterler kadar ustalıkla işlenmiş. Kadınlarla ilişkisini de entelektüel ve seksüel olarak ayırmış ama aşk hesapta yokken bu böyle. Meryem hayatına girince ikisinin de yeri kalmamış Semih’te. Okurun da beğeneceğini düşünüyorum. Başarılı bir roman, okurunu bulsun.