E-Dergi

Klasik bir soner yalçın kitabı. Aslında bu kitabı 6 yıl önce okumuştum ancak yorum yazmak aklıma şimdi geldi, belki de pek gerek duymadım. İlk olarak şunu söylemeliyim yorumların hemen hepsi aynı şeyi yani örgüt paralarının nereden kazanıldığına dair bilgilerin olduğunu vurgulamakta. Aslında, temel olarak onu söyleyemesekte genelde örgütlerin nasıl para kazandıklarını ve bu paraların ne kadar "kolay" kazanıldığını anlayabiliyoruz. Behçet Cantürk ünde bir dönem Türk mafya dünyasında ne kadar etkili ve güçlü olduğunu görmekteyiz. Özellikle dipnotlardaki banka hesapları ve o hesaplardaki meblağlar gerçekten ilginizi çekebilir. Kısacası yine Soner Yalçın ve yine sıradışı bir öykü.

Kemal Tahirin okuduğum ilk kitabı ve okurken sürekli pişmanlık duyduğum kitap olarak söyleyebilirm. Pişmanlığımın nedeni ise bunca zamandır neden bu kitabı okumadığımdır. Devlet Ana bana göre başyapıtlarımızdan biridir. Akıcı dili, insanı sanki söğütte Orhan Gazinin yanında koşarken veyahut Osman Beyin önünden geçermiş gibi hissettiriyor. Alıp bizi 700 yıl öncesine o büyük cihan devletinin ilk günlerine götürüyor. Kitabın kalın oluşundan korkmayın, böyle bir konu ancak bu kadar kısaltıralark yazılabilir bence. Bir çırpıda okunacak ve her sayfada apayrı bir dünya, farklı bir lezzet bırakacak harikulade bir eser.

Onun kitaplarına yorum yazarken "okumanızı tavsiye ediyorum" cümlesini yazmanın bir hadsizlik olduğunu düşünüyorum. Türk dünyasının en büyük yazarı olan Aytmatov u okumak onu anlamak ve düşünmek insanı gerçekten uzak diyarlara Ara topraklarına götürüyor. Elveda gülsarı işte bizi oraya Kırgız bozkırına, oğuz topraklarına götürmekte. Eski dost vazgeçilmez arkadaş Yorga "gülsarı" nın Tanabayla ilişkisini veya bir başka deyişle bir at ile bir insanı bu kadar yakın dost, bu kadar yakın arkadaş olarak anlatabilmeyide ancak Aytmatov gibi bir üstan başarabilir.

Yakup Kadri`nin ilk eseri olan bu kitapla okuyucu derin düşünmeye itiyor. Bir yanda batılı hayata ayak uyrdurmaya çalışan Seniha ve diğer yanda da ona deli gibi aşık olan Hakkı Celis. Osmanlının son dönemine ve o dönemde çok sık rastlanan batı-doğu ikilemini gözler önüne seren bu roman kesinlike okunmalıdır. Kendi türünde başka romanlarımız olsada. Kiralık Konak, bize yalnızca eski bir konak yaşantısını değil aynı zamanda bize batı kültürünün içinde kaybolan yada bir başka söyleşiyle, asimile edilmeye çalışılan doğu kültürünün ve insanlarının batıya uyum sağlayacağım derken nelerden vazgeçtiğidir.

Kitabın dili gerçekten çok sade ve akıcı bir üsluba sahip. Dönemi çok iyi yansıkmakta. Özellikle bu günü düşünürsek, Kurtuluş savaşı dönemini ve o dönemdeki istanbul ve anadoludaki insanların farklı sosyal ve kültürel yaşantılarının olduğunu çok güzel bir şekilde ortaya koyuyor. Türk edebiyatının bu çok özel dönem romanını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.