E-Dergi

Okuduğum en güzel kitaplardan biri diyebilirim. İnsanoğlunu kör de olsa hayvani yönlerini bir türlü bastıramayacağını anlatıyor. Körlük kavramını metaforik olarak kullanarak yaşadığımız dünyanın da aslında o körlerin topluluğundan farklı olmadığını gözler önüne seriyor. Önce açlık çekiyorlar, sonra da karınlarını doyurabilmek uğruna onlarca kadın tecavüze uğruyor. Kitapta ataerkil düzenin de eleştirisine önemli bir bölüm ayrılmış.

İlk sayfalarında Elif Şafak tarzından çok uzak ve çok yapay bulmuştum kitabı: Neyse ki okumaya devam etmişim. Elif Şafak'ı her önüne gelenin Mevlana'dan prim yapmakla suçlamasının ne kadar yersiz ve budalaca bir iddia olduğunu da gösteriyor. Neymiş kitabın içinde aşk kelimesi bile yokmuş. Elif Şafak'ın özelliği bu işte, hiçbir zaman ne yazacağını olayın nasıl gelişeceğini tahmin edemiyorsunuz. Kesinlikle herkese tavsiye ediyorum

Tante Rosa ve Sevgi Soysal'ı ilk kez Elif Şafak'ın Siyah Süt romanında duydum, o günden sonra da en sevdiğim kitaplardan biri oldu. Sürekli bir şeyler olmaya çalışmış, ama hiçbir şey olamamış bir kadının hikayesi Tante Rosa. Uçarılığı, duygusallığı, kadınlığı, kendisine biçilen rollerden sıyrılmak isteyişi ile çok özel bir kadının romanı.

Bazı kavramları ağaç yaşken aşılamamak gerektiği mantığından hareketle yazılmış çok güzel bir kitap. Adı yeter.

Ahmet Günbay Yıldız'ın çoğu kitabı gibi akıcı, kolay okunan bir kitap. Ben bu kitapların çoğunu orta okul yıllarında okuduğum için çocuk zihnimle olayları nasıl yorumladım hiç hatırlamıyorum. Keşke biraz daha geç okusaymışım.