E-Dergi

Zengin Kemal'in yoksul ve uzak akrabası güzel Füsun'a olan tutkulu aşkını anlatan bu kitap, fonda 1970 ve 80'li yıllardaki Türkiye'nin aşk, evlilik, mahalle baskısını da içeren toplumsal hayatı, bizi hoş bir romantizme ve mutluluğa sürükler. Yaşanan aşk saplantılı bir aşktır, ama bir o kadar da gerçekçidir. Yetiştiği ortamın değer yargıları ile Türkiye'nin değer yargıları arasında zaten bir uçurum olan Kemal, yaşadığı bu cesur aşk ile bu her iki değer yargısını da alt üst eder. Aslında cesaret, belki de Kemal'den çok, yaşayabileceklerini çok da iyi tahmin etmesine karşın aşkı seçen Füsun'un hakkıdır daha çok.
Hastalıklıdır ama bir o kadar da anlamlıdır Kemal'in Füsun'u ve dokunduğu eşyaları takibi. Böyle bakıldığında gerçekten de 1 numara bir aşk romanıdır Masumiyet Müzesi, ama sadece o kadar da değildir. Söyleyecek çok sözü olan insanlardan olarak Orhan Pamuk o yılların Türkiye'si, toplumsal hayat, kadın-erkek ilişkileri, evlilik ve aile kavramlarını, fonda Türk sineması ve dönemin kültürel hayatı ile irdeler. Romana ismini de veren müze ve müzecilik konusunda ise, tabiri caizse, hepimize ders verir

Kuyucaklı Yusuf romanı bence Türk edebiyatının yüz aklarından birisi. Öylesine duygu dolu ve öylesine hüzünlü... Yusuf ve Muazzez okurun kalbinde bir acı gibi yer ediyor, Kaymakam'ın kısa ve mutsuz yaşamı üzüntü veriyor. Anlatımın sadeliği ve o güzel Türkçe, romanın etkileyiciliğini bir kat daha artırıyor. Kişilerin gerçekliği karşısında okur, romanın sonunu kısa zamanda tahmin eder hale gelmesine rağmen, yine de büyük bir istekle kitabı elinden bırakmadan okumaya devam ediyor. Albert Camus'nün "Yabancı"sından önce edebiyat sahnesine çıkan bir "Yabancı" olan Yusuf, duygusallığı, dürüstlüğü ve iyilikseverliği ile okuruna Camus'nun Meursault'sundan çok daha fazla empati vaadediyor.

Ben Sabahattin Ali'nin daha önce bir öykü kitabını okumuştum. Ama Kuyucaklı Yusuf'u okuyunca anladım ki 41 yıllık kısacık bir ömre sığrıdırılmış her Sabahattin Ali kitabı, çok daha fazla ilgiyi hak ediyor. Romanlarını ve hikaye kitaplarını okumaya büyük bir sevgiyle devam edeceğim. Ve Kuyucaklı Yusuf'u her edebiyat-severe büyük bir gönül rahatlığıyla ve şiddetle tavsiye edeceğim.

Açlık Oyunları'nı ilk satışa çıktığı zaman almış ve birkaç günde büyük bir zevk ve heyecanla bitirip ikinci kitabın çıkmasını sabırsızlıkla beklemiştim. İkinci kitap için de aynı şey oldu ama tek farkla, Ateşi Yakalamak kesinlikle Açlık Oyunları'ndan duyduğum tutku ve heyecandan çok daha fazlasını verdi. İnanılmaz bir kurgu, harika bir hikaye ve tahmin edilemeyen bir gidişat söz konusu kitapta. Suzanne Collins kesinlikle bu işin üstadı. Herkese şiddetle tavsiye ediyorum. Tüm dünya ile aynı anda satışa çıktı, sanırım son kitabın yazımı için epeyce bekleyeceğiz. Herkese Katniss ve Peeta'nın sizi içine sürüklediği macerada keyifli zamanlar diliyorum.

Her insanın yaratılış itibariyle kendine özgü birtakım özellikleri vardır, bunlardan birisi de yabancı olmaktır.
Camus, bunu Mersault´ da hayallerimizin sınırlarını zorlayacak ölçüde abartarak yansıtmıştır. Her okuyucu okuduğu roman kahramanında kendinden birşeyler bulur, kahramanı kendi hayal gücü genişliğinde tezahür edebilir sadece. İşte roman bu sınırları zorlamayı göze alarak başlar kahramanını anlatmaya.
Sahip olduğumuz ahlaki değerlerin, hep bize anlatıldığı gibi dünyada yaşamamız için zaruri olmadığını vurgular, insanın mutlu yaşaması için birtakım kalıplar içerisinde olmaması gerektiğinin göstergesidir Mersault.
Ama istediğiniz kadar kendinizi dünyada olanlardan soyutlayın, kendi dünyanızı kurun, o sizi bir şekilde yakalar...

ılber hoca turkıyenın yetıştırmış olduğu önemlı hocalaran bırıdır.anayasalarla başladığı seruvenı 28 subata kadar getırmıstır.bunları anlatırken asker yanlısı tutumunu ya da demokrat partı karşıtlığını görmek mümkün.