E-Dergi

Arkadaşıma hediye aldım, ilgisini çekeceğine eminim.

Orwell'in okuduğum fakat yüksek verim alamadığım eseri. Yeterince aforizma vermeyen kitap, sıradan ve sorgusuz inanç sahibi Dorothy küçük bir kasaba papazının kızıdır. Yaşantısını hiç sorgulamadan kabullenen,umutsuz geleceğini, monoton ve faydasız işlerini, planlı da olsa ne kadar gerekli olduğu muamma olan ve öznesi başkaları olan uğraşları... Bilinçaltının bir oyunu olduğunu düşündüğüm ilginç bir hadise ile hafızası kayıp bir şekilde Londra sokaklarında uyandığı sabah ve sonrasında başına gelen talihsizlikler. Hafızası kayıpken eski yaşantısındaki inanç sisteminin yerle bir olduğu fakat inançlı insanların aynı zamanda ahlaklı olduğu tezini yıkacak şekilde ahlaki tutuma sahip seçimler yapabildiğini(iradesine engel olan dışsal faktörler yüzünden tercih etmek zorunda kaldıkları hariç), hafızası yerine geldiğinde ise eve dönmeyecek iftiralara kurban gitmesi dolayısıyla başına gelen hadiseler. 8 aylık bu serüven sonunda aklanması üzerine evine dönüş...

Feminizm sınıfında olmasına rağmen yazarın bilinçli olarak ateşli bir tartışma yaratmadan yazdığı deneme. Üslubu, kurguyla karışık düşünsel yapısı, kadın için başladığı nokta ve alan, mesajları dolaylı aktarımı onu farklı kılan unsurlardan. Gerçekten tarihte kadının bir gününe nerede rastladınız daha doğrusu rastlayabildiniz mi? Kadının yapabileceği işler nelerdi, birden fazla olarak sınıflandırma doğru muydu ya da? Neden hep saklanan, yok edilen, gelenek dışına çıkarılmayan hatta niçin çıkmamayı öğrendi ve bu ve benzeri yasakları benimsedi? Bir kadın niçin yeteneklerinden dolayı alaya alındı, linç edildi ve sonunda yetenekleri köreldi? Kütüphaneden, sanattan, yazarlıktan hareketle tüm bu soruları kendince açıklıyor ve zihninizi kurcalayan sorular bırakıyor ardında.
Bir kadın ne yaşadı, neredeydi, nereye vardı? Korunabildi mi en acısı da korunmaya ihtiyaç duymayı bırakabildi mi?

Cezaevi ve akıl hastanesi eşittir. Tutsak eder insanı. İkisinin de varoluş sebebi aynıdır: toplumun normallerine uymayanları ayıklayarak, toplumsal kaosu engellemek. Çünkü insan etrafında sağlık, dirlik, düzen ister. Hayatı amaçsızca sorgulamadan yaşayan normaller(?) ile hayata farklı bakan bu yüzden zihnini aşırı kullanan anormaller(?) arasındaki ilişkiyi akıl hastanesindeki bir doktoru, hasta olarak sınıflandırılmış karakterle tanıştırarak yarattığı kurguda görüyorsunuz. Sizce kim akli melekelere sahip kim akıl tutulması yaşıyor? Bu tereddüt girdabı uzun süre etkisinde bırakacak beni.

Yayınevi başarılı, sadece kitap kağıt kalitesini sevmedim. Ama sorular güzel.