E-Dergi

Kitabın adını ilk kez duyanların kitabın isminden şu anlamı çıkarmalar mümkündür ki İmparatorluk kısa bir zaman içinde erişlebilecek konum değildir. yüzyıllar her dem zaman açısından aynıdır. ne var ki bu imparatorluk osmanlı olunca osmanlı'nın son yüzyılının içinde taşıdığı bütün ihtişam, kaos, tarih, gelenek, yenilik çalışmaları vb her alanda iyi ya da kötü netleşmeye çalıştığı bir dönemi kaleme alıyor ilber ortaylı. bazı kalemlerin eserleri gözü kapalı alınr ya. işte öyle bir çalışma. hatta kitabın adı kitap adı olmaktan çıkmış ve bir gerçeklik olarak dilimize yerleşmiştir.

açıkcası kitabı elinize aldığınızda tarih yüzünüze vuruyor. bilindiği üzre kumuk türkçesi oğuz grubu ile kıpçak grubu lehçeleri arasında köprü vasifesi görmektedir. kitap bu türkçenin kelimeleri, atasözleri ve deyimleri üzerine hazırlanmış benim bildiğim tek çalışma. iki lehçenin karşılaştırması bakımından faydasını göreceğimiz aşikar.

Türk Edebiyatında daha önce kaç kez bir nesneyi konuşturarak ve btün kurguyu onun üzerine bina ederek roman yazılmıştır tam olarak sayısını bilemiyorum. Ancak İskender Pala Divan edebiyatının yakından takip edenler için son derece önemli bir çalışmaya imza atmış olduğu kesin. Romanın Leylanın eliyle koparılan bir çilek tanesinin kağıt oluşu Fuzuli'nin bu kağıdı alışı ve Leyla ve Mecnunu yazışı ile başlayıp kitabın bugüne gelişi ile bitireceğini herkes tahmin edebilirdi. Ne var ki yazar kitaba gelenekten farklı olarak bir de modern bir kurgu yüklemiştir. Bu da Akeldan şifresi. İki büyük başkentin Babil ile İstanbul arasında sürekli gidip gelen bir eser oldu bu da. Modern kurgu her ne kadar Babil üzerine yüklenmiş ve gelenek her ne kadar İstanbul üzerinden anlatılıyor olsa da nihayetinde bunun tam tersi olduğunu görmekteyiz. Yazarın kitabın bazı bölümlerinde okuyucuyu şaşırtıcı derecede tasvir ve anlatım kabiliyetini gözlemlemekteyiz. Bu da gösteriyor ki İskender Pala divan edebiyatını sevdiren adam olmaktan çok divan edebiyatını halen bir şekilde devam ettirmektedir. Şu da unutulmamalıdır ki leyla vü mecnun'nun kitapta başına gelenler ve bir şairden bir şaire bir nakkaştan bir tarihçiye sürekli el değiştirmesi tarihsel değildir evet. ama bir roman için bu şart elbetteki aranmaz. Daha uzun yıllar okunacağını düşündüğüm bir çalışma.

Tuzla Belediyesi roman ödülü almış bir eser. Yaşar Bedri'nin demir at dediği motosikletiyle her yıl yaptığı yurt içi hatta yurtdışı gezilerin meyvesinin toplanışı. uzun yıllar aldı bu roman. yazar aslında sıkı bir şair. bunun getirisi olarak da roman şiirin zemininden beslenmiş. oldukça titiz davranan yaşar bedri ki ümraniye belediyesinin hikaye ödülüne de sahiptir kendileri, romanda bölümler halinde sunduğu kurguyu iyi toparlıyor ve aklın yağmalanmış izdüşümüne serinlikler ve farklı pencerelerden bakarak imgesi bol bir tablo çiziyor. Son yılların roman anlayışına en farklı ve olması gereken bakış açısıyla mutlaka okunması gereken ve roman yazma merakı içinde olanların mutlaka baştan sona etkisine ve uslubuna takıntılar yaparak yazarın peşine düşmesi gereken bir kitap olarak görüyorum.

Kitabı daha 10-15 gün önce istanbuldan Fatih'den aldım ve 8 YTL verdim. Kitapyurdundaki fiyatı oldukça uygun.

ayrıca Mesnevi'den seçmeler kitapları arasında tercih edilmesi gereken kitabın Şefik Can şmzalı olması önemli. Çünkü kendilerinin zaten Mevlana'nın mesnevisi üzerine yapılmış çalışması da bulunmakta. Ötükenin baskısını da oldukça beğendim. İlköğretimde çocuklara ders sonuna doğru bir hikaye anlatıp dersi yeniden harekete geçirmek için hararetle tavsiye edebileceğimiz kitaplardan biri. Özellikle din kültürü ve ahlak bilgisi derslerinde bu uygulanabilir.