E-Dergi

Hikayenin içinde kendimi bulduğumu söyleyebilirim. Eğer şu anki işimi seçmemiş olsaydım, başka bir iş seçmiş olsaydım, hayatım nasıl olurdu? Ya da yurt dışına çıkamayıp ülkede kalsaydım, hayatım nasıl olurdu? Yıllardır düşündüğüm bu soruyu Matt Haig, Nora'nın hayatını anlatarak kitaplaştırmış. Akıcı bir dili var, bir oturuşta bitebilecek bir kitap.

Sabahattin Ali'nin en sevdiğim kitaplarından biri. Hikayenin başlangıcı, anlatımdaki akıcılık, okudukça insanın daha da çok ilgisini çekmektedir. Özellikle yaptığı betimlemelerle sanki o anı insanın karşısında görüyormuş gibi hissediyorsun. Kesinlikle önerdiğim kitaplardan biridir.

Kitabın ilk başlarında, Turgut'un Selim'in ölüm haberiyle girdiği buhranlı durumu anlamaya çalışırken, kitabın sonlarına doğru Selim'in günlüğüne yazdığı yazılardan, gerçek bir insanın buhrana düşmesinin ne olduğunu iliklerinize kadar hissedebilirsiniz. Her hissettiğinizde kitabı 5-10 dakika bırakıp kendi hayatınızda böyle bir yokluğun var olup olmadığını düşünerek, kitaba kaldığınız yerden devam etmeye yetecek kadar yetenekli bir başyapıt, Oğuz Atay'ın kalemiyle ortaya çıkmıştır.

Severek okuduğum ve çok kısa sürede bitirdiğim bir kitaptır. Yazar, günümüz toplumunu aydınlatarak, insanların artık sevdikleri ve aşık oldukları insanların sadece fiziksel görünüşüne değil, daha materyalist bir bakış açısıyla yaklaştığını göstermektedir. Kitabın adı, ana karakter Bihruz Bey'in kimden ve neden aşık olduğunu anlatmaktadır.