Toplam yorum: 3.253.600
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Şule Engin Şentürk Tarafından Yapılan Yorumlar
Ayfer Tunç, Kapak Kızı ve Yeşil Peri Gecesi’yle başladığı seriyi Osman’la tamamlıyor. Yeşil Peri Gecesinde Şebnem' in hikayesini anlatırken bu romanda Osman' ın iç dünyasını, farklı zaman aralıklarında yaşadıklarını, tuttuğu günlükler ve Osman' ı tanıyan kişiler ile yapılan röportajlar aracılığıyla anlatıyor. Ayfer Tunç bunu yaparken de anlatıyı çeşitli karakterlerle renklendirerek, derinleştiriyor. 1990’lı yıllarda İstanbul Nişantaşı’nda yaşayan, varlıklı bir ailenin çocuğu olan Osman'ın hikayesi aynı zamanda bir dönemin ve bu dönemde şekillenen bir toplumun hikayesi. 504 sayfadan oluşan roman öyle güzel bir kurgu ile ve akıcı bir dille yazılmış ki, bir çırpıda okutuyor kendini.
Bütün Bir Ömür'de Avusturya'da uzak bir vadide 1900'lü yılların başında doğan Andreas Egger'in zorluklarla dolu hayatı anlatılıyor. Yaklaşık olarak 80 yıllık bir ömrü anlatan romanda Andreas'ın başına gelen büyük felaketler Seethaler tarafından öyle dingin ve abartısız bir dille anlatılmış ki, 2016 yılında Man Booker International Ödülü finalistleri arasına giren romanın başarısının tam da bununla alakalı olduğunu düşünüyorum.
1980’li yılların başında, Almanya’nın küçük bir köyünde, anlatıcımız Luise'nin büyükannesi olan Selma'nın rüyasında bir okapi (Okapi, Afrika kıtasında yaşayan, zürafagiller familyasına ait bir memeli hayvandır. Gövdesi atı andırır, ama bacaklarında zebralara benzeyen siyah beyaz çizgiler vardır. Yüzü ve boynu ise zürafayı andırır. Yalnız yaşamayı sever, oldukça utangaç bir hayvandır.) görmesiyle başlar hikaye. Köy sakinleri bunun yirmi dört saat içinde birinin öleceğine dair bir alamet olduğunu düşünür. Bu süre zarfında zaten birbirinden farklı ve son derece renkli olan köy sakinlerinin telaşlı hayatta kalma mücadelesi başlar. Kitabın ilerleyen bölümlerinde Luise çocukluktan çıkar, büyür ve 2000’li yıllarda aşk ile tanışır. Buradan Gördüğümüz Kadarıyla, küçük bir köyde yaşayan insanların, batıl inançlar ve büyülü gerçeklikle donatılmış hayatlarını, sevgiyi ve sırt sırta var olma hikayelerini konu alan, esprili bir dille yazılmış, insanın içini ısıtan, umutvar bir roman.
Lu Yao'ya Maodun Edebiyat Ödülünü kazandıran, Çin'in kült romanlarından biri olarak adlandırılan Sıradan Dünya, 1970'li ve 80'li yıllarda, Kültür Devrimi sonrasında dört çocuklu yoksul Sun ailesinin kırsalda geçen hikayesini anlatıyor. Yoksul bir ailenin çocuğu olan Lu Yao'nun kendi yaşamından da izler taşıdığı belirtilen roman, akıcı dili ve canlı karakterleriyle dikkat çekiyor. Yaşadıkları zor hayat şartlarına rağmen el ele vererek mücadele eden sıradan insanların gündelik hikayeleri benim ruhuma çok iyi geldi. Döneme ve konuya ilgi duyanlara tavsiyemdir.
Sarpıncık Feneri, İzmir Körfezi'ndeki Karaburun Yarımadası'nda, mübadele nedeniyle terk edilmiş köylerin yakınına 1938 yılında inşa edilmiş. Aynı zamanda bir diplomat olan Fırat Sunel Sakız Adası'nın karşı kıyısında bulunan bu fenerin ve Kurtuluş Savaşı yıllarında Sakız Adasından gönderildikten sonra bu fenerde yaşamaya başlayan bir ailenin hikayesini evin küçük oğlunun dilinden anlatıyor bizlere. İkinci Dünya Savaşı'nın yarattığı kıtlık dönemlerinden başlayarak 1980'li yıllara kadar uzanan romanı okurken dönemin sosyal ve siyasi yapısıyla ilgili bilgi edinip, toplumsal değişimin tarihini de okumuş oluyorsunuz bir bakıma. Yalın bir dille yazılmış, insanın içine dokunan bir kitap.