Toplam yorum: 3.253.626
Bu ayki yorum: 5.652

E-Dergi

hsabah Tarafından Yapılan Yorumlar

24.10.2025

Belki yarım, belki eksik…

Ama verdiği his tastamam…

Savaş nerede, meydanda devam eden mi yoksa Ferdinand’ın bedeninde ve ruhundakiler mi?

Nasıl bir çarpışma , nasıl var sertlik… Acımasız bir kalem ya da acımasızlığı kanla yazan bir yazar.

Olan biten ne varsa anlatı eksik olsa bile sanki gözümün önünde…

Yoğun bir çaresizlik, onca acının içinde keyfi kaçırmayan bir adam…

Keşke tam metin bulunsa da okusak…

Savaş; içinizde,içimizde…
22.10.2025

Selçuk Altun’u herkes okumalı!

Gene bayıldım, gene lezzetinden başım döndü, ordan oraya savruldum, uzun zaman olmuştu okumayalı, iyi ki şimdi okudum…

Karakterleri, anlatı oyunları, coğrafyaya, insanlara, psikolojiye ve tavırlara öyle hakim ve öyle anektodlar var ki kitabın son sayfalarında kenara koydum, bitmesin istedim.

Hayatta herkes mutlu olmaya mecbur, öyle ya da böyle; blr yolunu bulmalı…

Hem türkülere, deyişlere ,kültürümüze hakim olmalı hem de dünyanın entelektüel birikiminden ayrı düşmemeli… Şehir şehir gezmek yetmemeli; kısacık kitapta ülke ülke gezdirmeli… Böyle yazar bulmuşken okunmaz mı?

Bence bu kadar anlattığım yeter “Öpsem Öldürürler Öpmesem Öldüm”

Selametle...
20.10.2025

Kemal Varol, Onu Sevdiğim Zamanlar’da ciğerimizdeki son nefese göz dikmiş. Hikayesini kurduğunda ne düşündüğünü bilmiyorum ama, ben bitirdiğimde içimde birbirinden bağımsız ama inanılmaz acı/tatlı hisleri hasat ederken buldum kendimi.

Bitmesin dedim o boşluk sürsün, aşkın yastıkta bıraktığı çukur dolmasın, kamyonun penceresinden sonsuzluğa giden o yazma hiç yere düşmeden uçsun istedim.

İçimde umuda dair, hayata ve hayale dair ne varsa sürsün, taşsın hiç çoraklaşmasın, güneşte bile serin kalsın, “Onu Sevdiğim Zamanlar” hep o anda kalsın istedim.

Bir acıya mı, acılara mı ; bir aşka mı , aşklara mı dair yazılanlar yoksa kavuşmaya/kavuşamamaya mı?

Hep beklenene değil hiç beklenmeyene dairse sürprizler, bırakın hayat böyle de güzel!

Kalemine sağlık Kemal Varol , yol farklı konu sizden alışılmadık ama iyi edebiyat aynı…
17.10.2025

Stepançikovo Köyü romanının ana karakteri Foma Fomiç nasıl birisi :)Öncelikle yalandan bir kibir sahibi, kendini beğenmiş, manipülatör, zaman zaman komik aynı zamanda histerik…kendisi bir kukla olmasına rağmen etrafındaki herkesi etkisi altına alıp onları kukla haline getiren sözde aydın…

Sürekli bir yönlendirme yapan, doğru yanlış olduğuna bakmadan kurallar koyan esneten kaldıran ve etrafındaki herkesi buna uymaya -güç sahibinin etkisini kullanarak - mecbur bırakan, hep bir duygusal şantaj modunda düzeni bozan ama idare eder gibi gözüken bir şahsiyet.

Ne iyi ne ahlaklı ne de aydın ama öyle bir tutum içinde ve öyle inandırıyor ki insanlar belki de zayıf karakterleri yüzünden bunu kabulleniyor.

Her güzelliği kendinden bilirken bir an odak ondan kaydı mı, her güzelliği acıya çeviren bir yapıya sahip olan Foma Fomiç öyle bir karakter ki nefret edilesi ama aynı zamanda takdir edilesi…

Böyle karikatürize bir karakteri ancak Dostoyevski yazabilirdi . Keyifle okudum. Selametle.
14.10.2025

Ağır ilerleyen ama insanın içine işleyen anlatımıyla bir çok ayrıntının içinde beyaz körlüğüne ulaşmadan katman katman her şeyi açan bir anlatı söz konusu .

Okuru içine çekiyor ama rahatsızlık hissi sizi hiç bırakmıyor . Bazen anlatıcı öğrencinin huzursuzluğu bazen Agnes’in sihirli ve esrarlı tavrına kapılıyorsunuz.

Eserin başında sanki daha çok iç döküşler olacak, derinlemesine tahliller olacak gibi gelmişti ama yüzeysel kaldığını ifade etmeliyim.

Anlatıcının pasifliği Agnes’in tek taraflı anlatıcı olması kitap daha da uzasaydı belki sıkıcı olabilirdi. Mesafenin hiç yitmemesi hep var olması Ayşegül Savaş’ın anlatı tekniğinin gücünü göstermesi açısından önemli. Sanki yazar kontrol hep bende demek istemiş gibi …

Peki anlatının ardına gizlenenler… Yazarın okura bıraktıkları…

Silik değil de sanki anlatıyı beyazlığın içinde gizlemiş gibi…