Toplam yorum: 3.087.213
Bu ayki yorum: 6.900

E-Dergi

eczbeste Tarafından Yapılan Yorumlar

28.07.2011

Kitabın en etkili cümlesi tanıtımı için koyulan söz dizisi sanırım. Kurgusu harika ve takdir edilesi. Son 30 sayfada kitabı bırakıp, “Yeter ama okumuyorum!” diye yazara küsesim geldi, ters köşeye yatırdı beni, gerçekten hayran kaldım. Kahra...manlar ziyadesiyle bilinçli seçilmiş. Irk ve milliyet farklılıkları güzelce harmanlanmış. Etnik unsurları düşündüğümüzde olamaz dediğimiz şeyler oluyor ve aslında normalliği biranda bizi yakalayıveriyor, şaşırtıyor insani geliyor. Aşkta olduğu gibi altını çizeceğimiz, kamil insan olma yolundaki öğretileri barındıran özlü sözler yok .Günlük bir dil tercih edilmiş ama yazarın yeni kelimelere olan tutkusu açıkça seçiliyor.

Aşk’tan sonra Firarperest’in sıkıcılığıyla (bence) yazarın düşüşünü görmek beni içten içe sevindirmedi değil hani.. Bu kadar iyi olunmaz, olunsa da daha iyisi olmaz diye sinsice bir yargıya varmıştım. (Bayanların kaprisi ve birbirlerini çekememezliği diyelim..) Gerçi önyargılardan arınmış biçimde siparişi verdim, beklenti içine de girmedim. Kitap elime geçtiğinde ilk bölümden de anladım ki bu romanı çok farklı. Neden mi çünkü Aşk’tan sonra konu olarak ele aldığı en normal kitabı. . Hep yakındığı üçüncü sayfa gazete haberlerinden bu sefer bir roman yazmayı başarmış. Kişileri didik didik incelemiş. Yetiştirilen ortam ve koşullar nedenli farklı olsa da insanın özünden ve kültüründen kopamayacağı kaderlerinin bir noktasında hayati kararlar öncesinde onları kıskıvrak yakaladığını güzelce ele almış. Bir batılı okuduğunda da doğunun gizeminden egzotizminden payını alır gerçi o ayrı.. Daha toplumsal roman bu, daha anlaşılır. Girift bilmecelere yer yok mahrem gibi pinhan gibi. Karakterlerin zamanla içsel gelişim yolculuğu çok samimi, duygusal süreç baskın. Diğer çoğu kitabındaki hikaye bence fazla benimsenememiş olabilir ama bu hikaye tam bizlik.

Toplumsal dayatmalara karşı feminen bir duruşla eskiden gelen öğretilerimize “yok hayır olmaz” dediğimiz doğru bulmadığımız ilişkilerin romandaki sıcaklığı ve insani oluşu olasılığı ders verir nitelikte. Kalp ile düşündüğümüz zaman aslında olabileceği görüşünde?
Erkek tarafından yüzsütü bırakılıp terkedilmek namussuzluk değil de yalnızlaştırılmış bir bayanın güvenli gördüğü biri ile hayatının dengesini yeniden kurmak istemesi namussuzluk olarak yanlış tanımlanmış olması, sonunda yanlış kurban verilmesi ironinin en güzeli.
Tüm İskenderler bu kitaptaki gibi şanslı olmayabilir. Bu hayatın acımasız ve zalimliğine karşı direnen özüne kavuşmayı çabalayan çok az insan oluyor. Belki de bu İskender gerçek hayattakiler için örnek teşkil eder kim bilir..

En olumsuz şey; kahraman kitap okuyarak kendini ne denli geliştirdiğini söylese de bize asla bir edebiyatçı gibi cümleler kuramayacağının farkında olmamız.. Bizi özellikle kahramanın kendini anlattığı bölümlere bu yüzden konsantre olmamız engelleniyor bence. Yarılarına gelirken ise mişli geçmiş zaman ile uzaktan konuya dahil olmaya çalıştığını anladığımız yazar, bizi yoruyor bazen de sıkıyor..

En çok anlamaya çalıştığım karakter: İskender demiş. Kitabın kapağını beğenmedim şahsen.. Romanın sınırsız odalara açıldığını ve her odanın bambaşka diyarlara sahip olduğundan bir söyleşinde hatırladığım kadarıyla bahseden sevgili yazarımız, görsel olarak İskender’in kılığına girerek bizim onun hakkında açacağımız sayısız odalarımızı ardını bile daha aralamadan çoktan kapatmış oldu. Kendisini hayal etmemize ket vurdu. Yakışıklı kürt genci sanırım daha güzel tasavvur edebilirdik..

Şimdilik bunlar var heybede, cümleler devrik ve anlatım bozuklukları için kusura bakmayın. Merak edenler için şimdilik bunlar. Alın okuyun derim en son, hissetmek aynı sancıyı hüznü sevinci Elif hanımla beraber yaşamak en güzeli sanırım..
27.09.2010

Bizim zamanımızda çatı serisi vardı.Ergen serisi de diyebiliriz.Kişi üzerinde cinsellik dışında hiçbir etkinliği olmayan tam da o dönem ergenlerin isteklerine cevap veren hiçbir kapıyı aralamayan kitaplar serisi.Bu kitabın da ergen kitaplarından farklı sınıfta olmadığını düşünüyorum ki tek farkı “tarihi” roman olması.Tarihi sıfatının konması beni hayli irrite etti.Yoksa tarihçilere ve bana kalırsa boşa yere harcandığını düşündüğüm o kelimenin ötesinde sobada kömürü tutuşturmaya yetecek sayfası olan bir yığın boşa uğraştan başka bir şey göremedim.İçerik o kadar cinsel fantezilerle dolu ve ön planda ki azıcık Osmanlı tarihini bilen araştıran biri bile o manevi iklimden kopup gelen ecdadının kitapta adının geçmesine tahammül edemiyor.Artık bıkkınlık verdiğini düşündüğümüz padişah cariye ilişkisine yepyeni bir boyut kazandırır diye elime aldığım kitap gerçekten içler acısıydı.Rant peşinde koşup tarihine sahip çıkmak şöyle dursun karalama kampanyasına haremdeki lezbiyen cariyeler de eklenince içimden bahsi geçen kişilerle empati yapınca şu cümle çıktı: Süleyman’ın ve diğer sözü geçen şahsiyetlerin iki eli ahirette yazarın yakasında olacak! A tabi ergenseniz ve gözü dönmüş bir şekilde dünyaya geliş amacınızın sadece bir erkeği elde etmek oldğunu düşünüyorsanız alın okuyun size bu konuda yardımcı olabilir.Diğer türlü zaman kaybı keşke iade şansım olsa evde soba da yok o derece yani..
21.09.2010

Gerçekten güzel bir kitaptı.Tasvirleri telkari gibi ince ince işlenmiş..Dili sade ve akıcıydı.Harem’in büyülü dünyasını gözler önüne sermiş.Dünyanın Osmanlı zamanında “en iyi yetişen kızları” hakkında bilgi vermiş.Yeri geldiğinde padişaha eş olmayacağını yine kendisine cesurca dile getiren kızların sağlam yetiştirilen karakterlerini ortaya koymuş.Bazı bölümleri sanırım okuyucuyu sıkmamak adına çok kısa kesmiş.Zamanı 2 paragrafta haftalar atlatabiliyor kusur olarak bunu gördüm.
Yine de okunmalı derim tavsiye ederim...
17.08.2010

Yazarın bu okuduğum ilk kitabıydı.Özel bir yeri var bende... Dili yalın tasvirleri güzel olay örgüsü birbiriyle ilintili merak uyandırıcı Osmanlı kültürü ve idari sistemi hakkında yazdığı anekdotlar bilgilendirici hatta sen kimin torunusun kalk silkilen dedirici yazarının genç olması dikkat çekici bir diğer özelliği.Lakin ardından okuduğum kitaplar birbirinin benzeri.Osmanlı'yı anlatmasından mıdır bilinmez sürekli zirvede yalnız güvensiz herkese gardını almış bir adam sembolü anlattığı.Sert mesafeli baba-oğul ilişkisi ,ki Kanuni'de de kendi ilişkisinden hüzünlü bir biçimde bahsediyor, iç acıtıcı..Baş kahramanın “katlanılmaz” bulduğumuz hayata katlanması, yaratanına isyan etmekten çok bu durumu kabul etmesi gerektiği bana göre basılan bam telleri arasında.
Hayata bakışının da bu yönde olduğunu hissediyorum nedense Okay beyin..Bu duygularımın çoğu diğer kitaplarında da pekişmiş vaziyette.
Yavuz'a tekrar gelirsek; Yavuz'un vefat ettiğini bildiğim halde kitabın sonunda ölmesin diye gözyaşları içinde dua ettiğimi biliyorum.. Yavuz'un o bilinmedik yaşamıyla, yazarın ete kemiğe büründürdüğünü düşündüğüm muhteşem kahramanın manevi hissiyatıyla taçlanmış bu kitap.
Her kitaplıkta bulunmalı.
03.08.2010

Burdan konuyu okuyunca gayet çekici gelmiş hemen siparişe vermiştim.Kitap resmen masamın üzerinde sürünüyor.Herkesin öve öve bitiremediği kitabı elime alınca üzgünüm ama eğreti bir polisiye film havası sezdim.Romanın kahramanları ziyadesiyle itici geldiği için İstanbul'un tarihine filan dikkat ettiğim yoktu maalesef.Hala bitiremedim ama büyük bir sabır kullanarak bitirmeye çalışacağım.Yazarın bu okuduğum ilk kitabı.Her yazarda sizi saran orijinal olduğunu hissettiğiniz üslup vardır vurucu cümleler vardır.Bu yazarda kesinlikle o yok.Hatta sanki bakkal amcanın karısı Hayriye teyzeye anlatıyor gibi hiçbir ucundan edebiyata çekemezsiniz.Kitapyurdundan aldığım en keyifsiz kitap.Sen de benim hatalarımdan biri oldun Ahmet Ümit en güzel duygularımın katili modundasın şu anda...
İstanbul'u anlatan fethini anlatan en güzel tarihsel içerikli kitap Dünyanın İlk Günü.Bu kitabı okuyup beğenenler bir de onu okusun derim.Aradaki uçurumu daha net görebileceklerdir.Beğenmeğenler zaten gözülü kapalı alsın..