Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

firatkurtoglu Tarafından Yapılan Yorumlar

02.06.2025

Büyülü gerçekçilik akımının önde gelen isimlerinden Latife Tekin’in geçmişinden de izler bulabileceğiniz bu eser, köyden kente göç, efsaneler ve inançlar gibi konuları okuyucuya sıkmadan aktarmaktadır.
Huvat’ın Alacüvek köyünden şehir merkezine gidiş gelişleri sonrasında,bir gün başı açık olan Atiye ile evlenip köye dönmesiyle olaylar başlayacaktır.
Köy hayatına zor da olsa alışan Atiye’nin doğurduğu 5 çocuktan dördüncüsü olan Dirmit,anne karnındayken annesi ile konuşmuş, annesi ve köylüler tarafından büyülü/cinli kabul edilmiştir.Köy hayatında geçim sıkıntısı ve parçalanmış ilişkiler yaşayan ailenin hayatı, şehre yerleşmeleri üzerine daha da içinden çıkılamaz hale gelecektir.
Dirmit’in büyülü davranışları, aile üyelerinin geçim sıkıntılarına bulmaya çalıştıkları çözümler,Atiye hariç diğer fertlerin şehir hayatının cazibesine olan kapılışı ve duygularına/düşüncelerine şekil verme çabaları,batıl inançları ve aile içi baskının yarattığı acı ve çaresizliği bu eserde hissedeceksiniz.
13.01.2025

Held, Biro ve Elekes ailelerinin 2. Dünya Savaşı sırasında yaşadıkları acıları, sürgünleri, kayıpları konu alıyor.
Budapeşte’de yaşadıkları sokakta oyunlar oynayan, büyüyen, kıskançlık yaşayan, acı çeken ve kayıplar veren “İren, Blanka, Henriett ve Balint” arkadaşların etrafında şekillenen hikâye son derece usta bir dille anlatılmakta.
Szabo, savaşın ve zulmün ortasında hayatlarını yaşamaya çalışan, aynı sofrayı paylaşan ve kimlikleri sebebiyle evleri, mahalleleri ve hayatları ellerinden alınan ailelerin geçmişe duydukları özlemi anlatırken size de o anları yaşatıyor.
Yaşadıkları onca yıldan sonra insanların geçmişe duyduğu özlem azalır mı? Anılar ve vicdan azabı insanın peşini bırakır mı? Yazar; bu soruların cevabını satır aralarında aktarmayı başarmış.
Yaşamak zorunda kaldıkları yeni hayatlarında da, geçmişin acısı ve hatıraları peşini bırakmayan kahramanlarımızın bir daha eskisi gibi olmayacak duygularının tam ortasında buluyoruz kendimizi.
21.12.2024

“Bu Kitabın Jürisi Sizsiniz”
Objektivizm felsefesinin yaratıcısı Ayn Rand kitabını “16 Ocak Gecesi felsefe değil fakat yaşam duyusu üzerine bir oyun” cümlesi ile anlatmaktadır.
Yazarın 1933 yılında kaleme aldığı bu kitap,tiyatroda sahnelenmek üzere yazılmış ve ideal insanın,doğru olduğuna inandığı duygu ve düşüncelerinin o kişiye neler yaptırabileceğini anlatan,mahkeme salonunda yaşanan bir eser.
Eserin iki ana kahramanından birisi olan Karen Andre,sevdiği adam Björn Faulkner için hayatını riske etmiş midir? Ya da Björn Faulkner bireysel var oluşunun devamlılığı içini kendi hatalarını yok sayarak çevresinde yer alan bütün insanlardan faydalanmış mıdır?
Yaşamımız boyunca kararlar alırken doğru ya da yanlış diye düşünüyor muyuz? Yoksa karar verirken kişisel hırslarımız ve bencilliğimiz,olması gerektiğine inandığımız tarafa mı yönlendiriyor bizi?
Yazar bu eserde bir kadının,ideal erkek olarak tanımladığı kişi için yapabileceklerinin doğruluğunu ve kararını biz okuyuculara bırakıyor.
03.12.2024

Eserlerinde genellikle yoksulluk sebebiyle köyden kente göçe, sosyal ve toplumsal çöküntüye yer veren Orhan Kemal; “Baba Evi – Avare Yıllar” kitabında da, yaşadığı ve tanık olduğu olayları ustalıkla aktarmaktadır.
Güçlü ve güzel günlerin ardından, babasının siyasi sorunları sebebiyle yaşadıkları sürgünün getirdiği açlık ve yokluk sınavında, kahramanın sırtına vurulan acımasız yüklerin, işsizliğin pençesinde merak edilen dış dünyanın, kendisini çevreleyen arkadaşlıkların ve aşkın anlatıldığı okunması gereken bir eser.
Adana’da başlayan ve Beyrut-İstanbul sokakları sonrasında Adana’da sonlanan eserde kendisine biçilmek istenen geleceği reddedip sokaklarda yaşayan, para kazanmak için girdiği her işte çıkmazlarla karşılaşarak paydos eden kahramanımız bulduğu aşkı elde etmek için çabalayacak mı?
Toplumsal gerçekçi anlatımıyla, yaşadıkları hayatın altında ezilen insanların geleceğe dair umut dolu beklentilerini göz önüne seren eser, insan-toplum ilişkilerini halk diliyle aktarmıştır.
30.11.2024

Yazar ile tanıştığım ilk kitabı oldu. Aldığı ödülleri hak eden, içinde 10 hikâye barındıran ve sizi soluksuz içine çeken bir eser.
Ömür İklim Demir, birbirinden bağımsız evlerde, binada, sokakta veya şehirde yaşayan insanların çaresiz yalnızlıklarını, mutsuzluklarını, umut ettiklerinden vazgeçişlerini ve gözlerden uzak ve dikkat çekmeye çalışan sessiz çığlıklarını anlatan hikâyeler ile bizleri de düşünmeye sevk ediyor.
Hikâyelerdeki kahramanlar, her an etrafımızda olan, gözümüzü kaçırdığımız insanlar ve varlığını unuttuğumuz ağaçlar, kediler, köpekler. Birçok tasvirde kendimi o anı yaşarken hayal ettim. Ben konuşuyorum, hayal ediyorum ve rüya görüyorum gibiydi sayfaları geçmek.
“Umut bu, alır gerçeğin ötesine götürür, yol kenarına atar adamı. Dön dönebilirsen.” cümlesi artık hafızama yerleşti.
Herkesin kendinden bir parça bulacağı bu eser ile “umut içinde bir yudum çay içmek mi yoksa boşluk içindeki yaşamak zorunluluğunun sonlanmasını beklemek mi?” sorularına cevap bulabilirsiniz.