Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
Aliye Koyuncu Tarafından Yapılan Yorumlar
Kitabı ne zaman görsem lise yıllarıma dönerim.
Bir aşk ile başlıyor hikayemiz. Kaçarak evlenen Ali ile Münire gezgin bir hayat sürmüşler. Vagondan bir evde yaşamışlar ve bir çocukları olmuş. O çocuğun gözünden okuyoruz hikayeyi. Münire'nin ölümünden sonra baba oğul gezgin hayatlarına devam etmişler.
Kitap kısa sade bir dille yazılmış. Kolay olunabilen bir kitap. Beni eski günlerime bir an götürdüğü için minnettarım.
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesi...
Kırıcı bir aşk hikayesi. Fikret, annesini küçük yaşta kaybetmiş, babası ve ninesi tarafından özenle büyütülmüş çok hassas bir kadın. Ninesinin yanındayken hastalanır. Hastalığı sürecinde Doktor Nejat'la tanışır ve ona aşık olur. Fakat Nejat evlidir ve iki çocuğu vardır. Bu aşk Fikret'i günden güne eritir. Duyduğu derin aşka karşın bir aileyi yıkmak istemez ve oradan uzaklaşır. Bu onurlu davranışı da kıymet görmez.
Kitap Fikret'in günlüğü şeklinde yazılmış. Yaşadıklarını kızına miras olarak bırakmış. Kısa ve hüzünlü bir hikaye.
Suç, pişmanlık, tutku, namus, intikam, iktidar hırsı... Bu eserde hayata dair birçok şey var. Her şeyi harmanlayıp bir trajikomik eser çıkarmış ortaya.
Viyana dükü yetkilerini bir süreliğine Prens Angelo'ya devreder. İşleri için şehri terkedeceğini söyler. Bir rahip kılığında Angelo'yu izlemeyi planlar. Angelo, yasaların keskin bir şekilde uygulanması taraftarıdır. Hiçbir suçlu cezasız kalmamalı ve kanunlar harfi harfine uygulanmalıdır. Bu suçlulardan biri Claudio'dur. İşlediği zina suçundan idama mahkum eder Angelo onu. Claudio, rahibe olmak isteyen kız kardeşi İsabella'dan yardım ister. Angelo, İsabella'yı görünce ona aşık olur. Onunla birlikte olması karşılığında abisini bağışlayacağını söyler. Yargıladığı ve ölüme mahkum ettiği suçu o da işleyecektir. Fakat İsabella kendini tanrıya adamak isteyen namuslu bir kızdır.
Rahip kılığındaki dük ile birlikte bir plan yaparlar. Angelo'yu oyuna getirirler. Kanun adamı Angelo zina suçu işler.
Kalp ağrısı, savaşta açılan yaralara benzemez!
Halide Edip bir aşk üçgeni kurmuş. Doyumsuz bir erkek karakter yaratmış. Okurken hem üzen hem sinirlendiren bir hikaye.
Azize, yakın arkadaşı Zeyno, kuzeni Hasan (kitapta yeğen olarak geçiyor Türkçede eski kullanım bu şekilde galiba). Azize, subay olan Hasan'a tutulur. Hasan da Zeyno'ya. Zeyno Saffet ile nişanlıdır. Bu aşk kafasını karıştırır. Zeyno nişanlısı Saffet'e aşk bağıyla değil dostluk bağıyla bağlıdır. Zamanla Hasan'a tutulur ama hem nişanlısına hem de arkadaşına rağmen bu aşkı yaşamak ona yanlış gelir. Azize'nin Hasan uğruna giriştiği intihar büsbütün Zeyno'yu uzaklaştırır bu aşktan. Aşk üçgenindeki herkes bir kalp ağrısı yaşar. Tabi Hasan'ın yaşadığına ben inanmadım.
Bir hayale inanmak, peşinden koşmak, başarmak... Ve hayalin paramparça olması. Ah Halit Ayarcı ne çok ortak yönümüz var.
Okuduğum ilk Ahmet Hamdi Tanpınar kitabı. Uzun sürede okudum. Dili biraz ağır ve akışın takip edilmesi zor. Sakin bir kafayla okunması gerek. Benim öyle bir kafam hiç olmadığından biraz zorlandım.
Hayri İrdal, sakin bir yapıda mütemadiyen mutsuz bir adam. Yaşadığı hayatı sevmiyor ama onu değiştirmeye gücü de yetmiyor. (Tıpkı ben) Bir gün onun tam tersi karakterde olan Halit Ayarcı ile tanışır. Ortak yanları saatlere olan ilgileridir. Birlikte bir enstitü kurarlar. Saatleri ayarlama enstitüsü. Hayri İrdal bu enstitünün ayakta kalacağından ve gerekliliğinden şüphe duyar. Ayarcı onu ikna eder. Bu enstitü çevresinde batılılaşmayı, insan davranışlarını, duruma göre değişen tepkileri anlatır Tanpınar.