E-Dergi

Tarihçilerin kutbu olarak bilinen Halil İnalcık hocanın Osmanlı tarihinin fetihler ve teşkilatlanma açısından bilinmeyenlerini ortaya çıkarmış olduğu bu eser; tarih severler ve üniversitelerin tarih bölümünde okuyan öğrenciler için başat bir kaynak niteliğindedir. Eserde özellikle Osmanlının fetih bölgelerinde yapmış olduğu mali, askeri dönüşümler ile devlet teşkilatlanması anlatılmaktadır. Kronik yayınları aracılığıyla Halil İnalcık hocanın ortaya çıkarmış olduğu bu eser özellikle tarih çalışmalarında baz alınan Annales Okulu tarih araştırma tekniğinin de bir örneğini sergilemektedir. Dönemin toplumsal gelişmeleri, askeri dönüşümleri, iktisadi uygulamalar ve coğrafi araştırmaların birlikte değerlendirildiği Annales Okulu tarih araştırmacılığı bağlamındaki bu eser, günümüz Türkiye Cumhuriyeti'nin komşu devletler ile olan sosyo-politik ilişkilerinin (müslüman ve Türklerin yaşadığı bölgelerde haklarının savunulması, nüfuz etme vb.) anlaşılmasında ve yorumlanmasında kaynak sunmaktadır.

Yunus Emre'nin bu eseri edebiyat-şiir sevenler için özellikle 1200'lü yıllarda Anadolu'da Farsçanın baskın ve Selçuklu Devleti'nin Farsçayı resmi devlet dili olarak kullandığı yıllarda Türkçe aruz vezninde yazılmış, dini nasihatler veren bir eserdir. Türk-islam felsefesi geleneğinde vahdet-i vücut düşüncesini koşma şiir türü ve aruz vezni kullanarak anlatan, öz Türkçe sözcüklerin nasıl konuşulduğuna ışık tutan, Türkçenin sadeliğini ortaya koyan bir dil ile gönülleri bir olmaya çağıran Türk yazılı sözlü edebiyatının bir kaynağı olarak okunması gereken bir eserdir.

Özellikle ülkemiz açısından, soğuk savaş ve 1980 sonrası neo-liberalizmin dünyaya egemen kılındığı dönemlerdeki olayları ve sebep olduğu gelişmeleri anlamlandırabilmek açısından, olay ile olgu arasındaki ayrımı fark etmek açısından okunması gereken araştırmacı gazetecilik esridir. Araştırmacı-tarihsel köşe yazıları sevenler için; Uğur Muncu gazeteciliğine benzer bir gazetecilik sergileyen Soner Yalçın'ın bu eseri yakın tarih açısından okuyucuya kültürel bir donanım sağlamakta, bölümlerin birbiri ile bağlantısı kitabı merakla okutmakta ve günümüzdeki gelişmelerin nedenlerinin anlaşılmasını sağlamaktadır.

Stoacı felsefe düşüncesini okumayı sevenler için, sade anlaşılır bir dille yazılmış, bireyi erdemli olma yolunda beden-haz-ruh üçgeninde düşündüren, sorgulatan okunması gereken bir eser. Marcus Aurelius'un imparatorluğu dışında fani bir birey olarak stoacı geleneği benimsediği ve islam felsefesindeki Vahdet-i Vücut anlayışına benzer bir bağlamda bireyin nasıl erdemli olması konusunda; yaşadığı dönemindeki tecrübelerinden yola çıkarak bireyin maneviyat ve maddiyat ile olan kavgasında ne yönde durması gerektiği düşünceleri okuyucuyu etkilemekte ve stoacı anlayışı sevdirmektedir.