Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
faik çelik Tarafından Yapılan Yorumlar
Fernando Pessoa’nın “Huzursuzluğun Kitabı”nda rastladığımız takma adlarının ve gizemli kimliklerinin hastalığının son üç gününde Pessoa’yı hastane odasında ziyaret edip konuşmalarını kurguluyan, çok sevimli adeta bir tiyatro sahnesi. Alvare de Campos, Alberto Caeiro, Ricardo Reis, Bernardo Soares dersem kitabı okuyanlar hemen hatırlayacaktır. Minicik boyutta , kısacık bir solukta okunan ve Pessoa’yı okumayanların bile ilgisini çekeceğini zannettiğim bir kitapçık. Antonio Tabucchi çok başarılı.
Havaalanında geçirilen günlerle ilgili roman ve filmlerde zorunlu konaklama söz konusudur. Ülkeyi terkedememe, başka ülkeye gidememe gibi. Burada Alain de Botton Londra Heathrow Havaalanını işleten firma tarafından yapılan bir profesyonel iş teklifi sonucu bir haftasını yeni yapılan 5. Terminalde geçirir. Gözlemlerine, hayal dünyasının zenginliklerini de katarak güzel bir havaalanı hikayesi kurgular, bunu profesyonel fotoğrafçının çektiği renkli resimlerle destekler. Bu nedenle 130 sayfa görülen kitabın yazılı kısmı yarısı kadardır. Botton’un kalemi kuvvetli olduğundan okuması oldukça zevkli bir metin ortaya çıkar. Tabii işverenini memnun etmek için hava taşımacılığına, başta British Airways olmak üzere havayollarına, bu sektörde bilinen-bilinmeyen birçok çalışana dair güzellemeler yapar. Tatil için ideal bir dinlendirici kitap.
Yazdığı 40’dan fazla kitaba rağmen kendini hep okur olarak gören A. Manguel’in pandemi sırasında İsviçreli gazeteci S. Geisel ile yaptığı online söyleşilerin kitaplaştırılması ile oluşmuş bir hayat hikayesi. Kitabın adı “hayali” olsa da anlatılanlar gerçek. Manguel’in simgesi olan “okur” kimliğiyle kelimeler, kitaplar, okuma, kütüphaneler, yazarlar hakkında daha önce duymadığımız bilgileri içermesi, ayrıca çocukluğu, dadısı, anne ve babası gibi özel hayatına ilişkin birçok olayı ve tahlili anlatması kitabı ilgi çekici kılıyor. Çok rahat okunuyor, Manguel’i yakından tanımak için iyi bir kısa kaynak.
Mükemmel bir hikaye, mükemmel bir anlatım, mükemmel bir çeviri…
Jamaica Kincaid’in roman kahramanı Xuela atalarının köle olarak yerleştirildiği Karayipler'deki bir adadan sesleniyor. Sevginin olmadığı, sevgisizlik, öfke, güvensizlik ve şüpheciliğin olduğu ortamda kendini güvende hisseden, erken yaşlarda kadın olan bir kız çocuğu, 70 yıllık hayat öyküsünü anlatıyor. Hikayesini o kadar akıcı cümlelerle kurgulamış ki Kincaid, bazıları ezberimde bile. “Dünyayı döndüren nedir?” sorusunu soran ve cevabını arayan Xuela patolojik seviyedeki negatif ve olumsuz ruh halinde bile benim kahramanım oldu. Yazar bu kısa sayılacak çok derin romanında yerel inançlar ve büyü, kölelik, sınıf ayrımı, sömürü düzeni, emperyalizm, ırkçılık, feminizm, cinsellik, aile ve tanrının varlığı gibi konuları ustaca işlemiş. Öneririm.
Kitabın adı çok ilgi çekici ve azınlıklara ilişkin romanlar her zaman okuma listemdedir. “Pedal Çeviren Kadınlar”Rum bir ailenin hikayesi, ablasının 1955-6 yıllarında tutmuş olduğu günlüklerin anımsattıklarıyla İmroz-İstanbul hattında Türkiye’deki Rumların ortak dünyasını anlatıyor yazar. Dil akıcı değil ve yer yer benzer cümlelerle karşılaşınca okuma zevksiz oluyor. Aslında “Eolya Toprağı”nı (Ilias Venezis) okuduktan sonra Rum azınlığın yaşadıklarını anlatan hiçbir kitabı beğenmez oldum.