Toplam yorum: 3.092.427
Bu ayki yorum: 3.028

E-Dergi

faik çelik Tarafından Yapılan Yorumlar

16.01.2024

Romanın değeri yaratılan karakterlere bağlıdır derler. Burada çok karakter var ama tek bir roman kahramanı var; bir enik, bir doberman yavrusu, çok küsen ama barışınca da çok barışan bir afet. Ustaca kurgulanmış, mizah anlayışı üst seviyede, sevimli-hüzünlü bir hikaye. Yazarın zengin mi zengin dili ilk dikkati çeken husus oluyor. Diyaloglar, tanımlamalar, sayfa başı epigramları metni daha da renklendiriyor. Sezgin Kaymaz günlük konuşma dilini yazıya dökmedeki başarısını, argo konuşma, Ankara hamfendisinin konuşması, kabadayı raconu konuşmalar için de göstermiş. Hele bir köpekçe konuşma var ki, bayıldım. Genelev ve çalışanlarının dünyasını gülümsetirken düşündürerek anlatıyor. Bu kitabı Sezgin Kaymaz’ın kendi sözleriyle anlatacak olursam; ”merhametsiz bir dürüstlük, pervasız bir dümdüzlük, patavatsız bir aleniyet, adab-ı muaşeretsiz bir medeniyet, edepsiz bir samimiyet” ile yazılmış. Çok beğendim
16.01.2024

“Botter Apartmanı” psikolojik bir gerilim romanı tarzında yazılmış. Bu kadar akıcı ve güçlü kalemi olan Ayşe Över’in hikayeyi karışık ve kopukluklar içeren bir kurguyla yazması anlaşılır gibi değil. İnandırıcı olamayan karakteri ile Kaan romanı da inandırıcı olmaktan alıkoyuyor. Olay örgüsü açısından bu kadar çok aksiyonu üstüste yığmak Botter Apartmanı’nın tarihine de etkileyiciliğine de zarar vermiş. Bir de çat-pat İngilizcesiyle İtalyan Esna’nın bülbül gibi şakıması, meme kanseri ameliyatında kanser ileri olduğundan “açtık-kapattık” gibi yanlış bir cerrahi terim kullanılması çok komik kaçmış. Cerrahpaşa gibi büyük tıp fakültelerinde akademik unvanı olsa bile (ki Kaan’ın yok) dışarıdan kadrosuz kişilerin ders vermesinin imkansız olduğunun yazar tarafından bilinmemesi gibi özensizlikler ve başka teknik aksaklıklar bu güzelim romanı (çünkü çok iyi bir konu üstünde kurulu) yetersiz kılmaya yetmiş.
16.01.2024

Seray Şahiner’in ilk kitabıymış. Bizden biri, bizim halimizi anlatan hikayeler, sade, basit, abartısız ve iddiasız cümleler. Temel konu kadınlar, mekan İstanbul’un sıkış-tepiş muhitleri, yan konu sevgililer. Günlük konuşma dilinin yanısıra “içben”in sesi ile kendi kendine konumalar, yani moda deyişle bilinç akışı tarzı anlatımlar yazarda farklılık yaratan unsurlar. Hikayeler insanlık hallerine dair. Öneririm
12.12.2023

Şohei Ooka’dan muhteşem bir roman. “Anız Ateşleri” bir savaş edebiyatı romanından çok daha fazlası. Tarih 2. Dünya Savaşı sonu, yer Pasifik Okyanusu cephesi, Filipinler’de Leyte Adası. Hikayenin kahramanı yedek asker olarak orduya katılan entellektüel bir insan olan Japon er Tamura. Yani bu roman aynı zamanda Japon Edebiyatının bir örneği.

Ooka’nın anlatım dili çok etkileyici, kitap yavaş başlıyor ve gittikçe ritm kazanarak finalde doruğa ulaşıyor. Savaşın doğu cephesine ait romanlar nedense az sayıdadır, bu nedenle Japon Edebiyatı içinde kıyaslama şansım yok ama genel olarak savaş edebiyatının en başarılı yapıtlarından biri olduğunu söyleyebilirim. Tanrıya inanmasa da onunla devamlı sorun yaşayan Tamura’nın romandaki psikolojik tahlilleri de inanılmaz güzellikte.

Bu kitabı yayınlayan Jaguar Kitap’a ve kılçıksız çevirisiyle kitabı keyifle okutan Nilay Çalşimşek’e teşekkürler. Keşke yazarın diğer kitapları da Türkçe’ye kazandırılsa. Kesinlikle öneririm.
12.12.2023

İtalyan Edebiyatçı Giacomo Papi’nin kurgusal bir romanı. Bu romanı distopik bulanlar da var, ama bana göre kuvvetli kara mizah, biraz da ironi ile günümüzü anlatan bir roman. Romanın geçtiği yer İtalya olsa da pekala başka ülkeler de İtalya’nın yerine konulabilir. Günümüzdeki neoliberal politikaların sonucu dünyada pıtrak gibi biten ırkçı-faşist liderlerin ortak söylemi olarak, tüm yolsuzluk, kötülük ve cehaletin kaynağının “entellektüeller” olduğunu vurgulayan, her şeyiyle faşist bir yönetim kara mizah ile anlatılıyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü de “entellektüel birikim” gibi halkı kandırma aracı görülen baskıcı bir rejimi anlatıyor yazar, distopik değil bence. Öyle bir yönetim ki düşünmek, yazmak ve öğretmek insanları kışkırtmakla eşdeğer görülüyor. Bu rejimde entellektüellerin adı “radikal şık”. Entellektüeller tıpkı Nazi Almanyası’nda olduğu gibi ötekileştirilip , sayılıp kayıt altına alınıyorlar. Akıcı bir anlatım, kolay okunurluk, iyi çeviri ve güncel bir konu. Öneririm.