E-Dergi

M. Mungan’ın yakın tarihimize ait objektif, cesur, etkileyici ve net mesajlar veren romanı. Aklımızda yargısız infazlar, kaybolmalar, işkenceler, faili meçhul cinayetler, yolsuzluk ve uyuşturucu kaçakçılığın ayyuka çıktığı 90’lı yıllar olarak geçen karanlık dönemin romanı. Beyaz toroslu, JİTEM’li, Hizbullah’lı, PKK’lı, acımasız ve vahşi yıllar. Musa Anter cinayetiyle başlayan roman o dönemin önemli olaylarını harmanlayarak çok iyi bir kurguyla anlattığı bir roman. Gerek dini konularda gerekse istibarati konularda ciddi bir araştırma yapmış ve Kürt sorunu üzerine düşüncelerini aktarmış. Zaten onun dilinin akıcılığı ve güzelliği, şair yanı bu politik, polisiye ve kasvetli romanı bile okunur kılmaya yetiyor. O yılları köşe yazıları ve kitaplardan okuyabilir, belgesellerden öğrenebilirsiniz. Ancak roman olarak okuyunca, metin kurmaca da olsa yaşananların gerçek olduğunu bilince akılda farklı bir yer ediniliyor. Özellikle yaşı 40’lı yaşların altında olanların okumasını öneriyorum.

Şarapla amatör olarak ilgilenenlerin çok yararlanacağı bir referans kitabı. Öneririm

Asil Küf” yazarın ilk romanı, daha önce hikaye kitabı ve şarap konulu çeviri kitaplarıyla tanımıştık kendisini. Farklı yaş gruplarında ve cinsiyetlerde, farklı okumalar, dolayısıyla da farklı çağrışımlar ve duygular oluşturabilecek bir roman. Araba markaları ve modelleri hem de nostaljik olanları, ses sistemleri, Airbus’un ışığının özelliği, bok böceğinin özellikleri gibi konuları yetkinlikle yazıya dökmüş. “Mouton-Rothchild” şaraplarını bugünkü konumuna getiren Philippe’nin doktor babası, şarapla ilgilenmeyen Henri Rotchild’ın öyküsü çok ilginç. Hele bir Bordeaux şarap gezisi bölümü var ki şarapseverleri deli divane eder. Dili güçlü, roman karakterlerindeki tahliller çok başarılı, göz boyuyan edebiyat oyunlarından kaçınan akıcı bir anlatım, herbir bölümü ayrı hikaye içeren, bölümler arası bağlantıları sağlam.
Yerli bir yazar, bizden bir öykü, sade anlatımlı ve kolay okunabilen bir roman arayanlara, özellikle şaraba bir şekilde dokunanlara kesinlikle öneririm.

Şimdiye kadar okuduğum Enis Batur kitapları arasında en sıkı, en özel kitap bu oldu. Çok derinlikli yazmak üzerine bir giriş ile okuyucuyu sarsıyor ve sonra her zamanki üslubuna dönüyor, ama bu kez çok içten, okurlarını hayret ettirecek kadar duygusal. Bir anlatı kitabı aslında, her ne kadar yolculuk kitabı görünümünde olsa da, hayatından kesitler sunduğu, biraz yaşamöyküsü, biraz iç hesaplaşma, biraz kendini okura açma denemeleri, anlatımı.

Kitabın tümünde bir çeşit güzelleme yapıyor doğaya. Bulutlar, dağlar, yollar, kuşlar, gündüz ve gece hakkında çok enfes betimlemeler okuyoruz.

Yazmak bir “yolculuk”, bunun için yaptıkları da bu yolculukta kullanacağı yollar oluyor Enis Batur için. Bu çok sevdiğim yazarın bana “Başka Yollar”dan ulaştığı çok iyi bir okumaydı. Daha iyisini okuyana kadar en iyi Enis Batur okumasıydı benim için.

Richard Yates çok iyi bir öykücü. Bu kitabında birbirinden çok farklı onbir öyküde, onbir farklı konu, mekan ve kişilik(ler)den yararlanarak aynı sonuca varan öyküleri yer alıyor. İnsanın kendisini varmış gibi hissedip yanlızlık içinde yok oluşu. Öykü kahramanlarının sayısı her öyküde değişmekle birlikte bir tanesi mutlaka hayal kırıklığına uğruyor. Kahramanların ortak özellikleri hüznü ve umudu bir arada taşımaları. Yalnızlıktan çok “insanlık halleri” onbir farklı şekilde anlatılıyor.

Öykülerin içerikleri gerçekten etkileyici. Hepsi çok güzel ama iki tanesi uzun süre aklımdan çıkmayacak. Askerlikle ilgili olan “Jody Attı Zarları” ve kitabın son ve en uzun öyküsü “Yapı Ustaları”. Kitabı tanımlamak için kitaptan bir cümle seçtim ; “Bugün sana kısa bir mektup yazmak için hiç vaktim olmadı, o yüzden bu uzun mektubu yazıyorum”.

Yüzkitap iyi kitaplar yayınlıyor, baskıları özenli, kağıt kalitesi çok iyi, çeviriler mükemmel, kapaklar ilginç.
Okuyun lütfen, beğeneceğinizden eminim.