E-Dergi

Hakan Karahan, Nehirde Kayan yıldızlar'dan sonra-ki en olgun romanıydı, çıtayı hayli yükseltmiş. Eski romanlarındaki kahramanlara kısmen benzer bir kahramanla yola çıkmış ve çıktığı yolda bizi İstanbul'un belalı arka sokaklarında yaşananlarla insanın iç dünyasında açılan yaraları, aşkın farklı hallerinin içinden geçirerek anlatmış. Kitabı soluksuz okuyor ve yazar neden daha fazla roman yazmıyor diye hayıflanıyorsunuz. Eski bankacıların güzel romanlar yazdığı dönemlerden geçiyoruz; Hakan Karahan gibi eski bir banka yöneticisi Selçuk Altun'un da tüm romanlarını okumanızı tavsiye ederim. Şaşırtıcı ve beklenmedik tatlar alarak okunacak macera, gizem, ailenin açtığı yaraların yolaçtığı kişilik kırılmaları, Türkiye'nin halleri ve dünya şehirlerinde aksiyon dolu safariler yapacaksınız.

Her kitabında macera, gizem, ilginç hikayeler çok daha yetkin biçimde karşımıza çıkıyor. Bizans Sultanı kitabı Selçuk Altun külliyatındaki en iyi roman derken Ardıç Ağacının Altında ve Ayrılık Çeşme Sokağı hep çıtayı yükselterek devam etti. Macera dozu artarken dünyanın farklı noktalarından ilginç insan hikayeleri zirve yapıyor.Selçuk Altun okurken ona ait bazı kavramların (müteveccihen, özgülemek, kitaba yumulmak gibi) sık kullanılması beni hikayenin büyüsünden koparıyordu. Bu kitapta neredeyse hiç kullanılmamış bu ifadeler ve öykünün sürükleyiciliğinden kopmadan tek oturuştu romanı elinizden düşürmeden okuyorsunuz. Herkese tavsiye ederim, pişman olmazsınız.

Asker olan babasının Hitler'in verdiği görevle bir toplama kampına tayini çıkan dokuz yaşındaki Bruno'nun yaşadıkları, hayata bakışı ve çocuk saflığı anlatılıyor. Burada tel örgülerin diğer tarafında çizgili kumaştan kıyafetleriyle gördüğü esirlerin giyimi kitaba isim olmuş. Bruno yeri geliyor babasını sorguluyor, aile içinde de babasının görevi nedeniyle huzursuz olanlar ama sesi çıkmayanlarla, tepkisini yüksek sesle dile getiren büyük-annesi arasındaki farkı anlamaya çalışıyor. Tel örgünün diğer tarafında tanıştığı çocukla arkadaşlıkları ise derin bir hüzün duygusu bırakıyor insanda. Yetişkinlerin de okuması gereken bir kitap

Umut Sarıkaya'nın tek başına hazırladığı ve sadece kendi esprilerinin, yazılarının , karikatürlerinin olduğu bir dergi. Gülmek isteyen herkese tavsiye ederim. Mizahsız olmaz...

İtalyan Lisesi'nin efsane hocalarından, İstanbullu Giorgi Kostandov'un kendi aile tarihinden hareketle tarihimizde çok girilmemiş bir alan olan İstanbullu Bulgarlar hakkında yazdığı güzel kitap. Soğuk tarih anlatılarının aksine kentin günlük yaşamı, ilginç ayrıntılar, insan ilişkileri, esnafların dünyası, azınlıklar...ile çizilmeye çalışılan bir kent tarihi. Giorgi Kostandov'un kitabı ile ilgili söylediği "Bu çalışmayı toplumumuzda üzerinde pek durulmayan, geriye dönük birtakım - yerine göre özel- bilgilerin, kaybolmamaları için yaptım" sözü amacına ulaşmış. Nefis bir Türkçeyle yazılmış sürükleyici, ilginç, şaşırtıcı bilgiler içeren, kaynaklara dayanılarak inşa edilmiş bir cemaat tarihçesi. İstanbul tarihine meraklı, bu şehre aşık herkese tavsiye ederim.