Roman klasik bir mahallede kendi halinde bir ailenin bir bir yaşama veda etmesiyle küçük yaşta büyük sorumluluk alan kızın hayatına değiniyor. Uzun boylu ve zayıf olması, ayrıca hiç evlenmemesi karakterimize mahalle ağzıyla "Kuru Kız" lakabını yakıştırıyor.
Roman, filmlerde olduğu gibi önce finali, sonra geçmişi göstererek bizleri karşılıyor. Sıradan bir mahallede komşuluk, dedikodu, içine kapanıklık hatta tecavüze uğrama gibi birbirinden farklı olaylar incelikle işlenmiş durumda...
40 yaşına kadar kendini komşularına saf gösterip, gözünü internetten araştırdığı bilgiler ile açan Kuru kız, artık kabuğundan çıkarak hayata meydan okumaya karar veriyor. Bu kararı ile yaşadıklarını tersine döndürmek için dünyanın sonuna gitmeye karar veriyor. Burada mevsimin yaz orda kış olduğu, kimsenin kendisiyle dalga geçmediği yeni bir başlangıç yeri Ushuaia...
"Hayatında hiç uçağa binmemişti.
Hayatında hiç trene binmemişti.
Hayatında hiç otobüsle uzak bir yere gitmemişti."(s. 212)
Gözünün açılmasıyla kendine yeni bir yol çizen Kuru kızı yazarımız, çocukluğundan yetişkinliğine kadar adeta gözümüzün önünde büyümesiyle taçlandırıyor...
Roman, okurlarına yakın zamana, hatta pandemi sürecine dahi değindiği için sanki birkaç yıl içinde bu olayların yaşanmışlığı hissini veriyor.
Çocukluğunun gecekondu ve çevresinde geçen herkesin mutlaka kendinden bir şeyler bulacağına emin olduğum bu romanı, şimdiden keyifle okumanızı dilerim...