Göbeklitepe, insanoğlunun tarım ve yerleşik hayata geçişi konulu teorileri altüst etmiş bir keşif. İnsanların tarım sayesinde yerleşik hayata geçip yavaş yavaş toplu yaşamaya başladığı ve ibadet yerlerinin sonradan ortaya çıktığı düşünülürken, avcı-toplayıcı grupların Göbeklitepe'de inşa ettiği mabetlerin keşfi arkeoloji dünyasında bomba gibi patlamış. Avcılıkla geçinen, kalıcı konutları olmayan, tarım ve hayvancılığı bilmeyen taş devri insanları, işi gücü bırakıp binlerce ton ağırlığındaki malzemelerden mabetler inşa ediyor! Hem de 11-12 bin yıl önce! Taş aletlerle!
Kitabın yazarı Klaus Schmidt, işte bu buluntuları keşfeden arkeolog. Başlatılan kazıları da 2014 yılındaki vefatına kadar o idare etmiş. Yani konuyu en yakından tanıyan ve buluntuların manası konusunda belki de en çok kafa yoran kişi.
Kitapta önce, gene bu coğrafyadaki (Anadolu, Suriye, Irak, Filistin, Ürdün...) Göbeklitepe'yle ilintili yerlerden söz ediyor Schmidt, daha doğrusu tarım ve yerleşik hayata geçiş dönemine ait ilk yerleşim yerlerinden. Meğer Şanlıurfa çevresi insanlık tarihi açısından muazzam önem taşıyormuş! Konyalı olmama rağmen bir mağarada bulunmuş üç beş kalıntıdan ibaret sandığım Çatalhöyük hakeza: Orası da dünyanın ilk şehri olabilirmiş.
Schmidt ardından Göbeklitepe'nin keşif hikâyesini kısaca aktarıyor. Açığa çıkarılan yapıları, dikilitaşları, kabartmaları, heykelleri tasvir edip yorumluyor. Yorumları soğukkanlı ve ölçülü. Yeterince veriyle desteklenmeyen uçuk kaçık tahminlerde bulunmaktan imtina ediyor. Bu müthiş keşfin kaşifi olmasına rağmen ağırbaşlı ve heyecandan uzak.
Kitabın yazıldığı 2005 yılından bu yana vuku bulan şeyler maalesef kitapta yok. Dibinde başsız insan bedeni, tepesinde kanadının üstünde -muhtemelen- o başı tutan bir kuş, ortasında akrep vs. kabartmaları olan 43 numaralı dikilitaş mesela. Neyse, herhalde Göbeklitepe hakkında yeni kitaplar da yazılır ve yeni gelişmelerden haberdar olma fırsatı buluruz.
Çevirmenin konuya vakıf olduğu belli. Dile gelince, yer yer, belki de bizatihi metnin çeviri olmasından kaynaklanan hantallıklara rast geliyor sanki insan.