Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

ŞULE SARPKAYA İREZ Tarafından Yapılan Yorumlar

Yillar once okudugum Çürümenin Kitabı adli eseri ile beni kendine hayran biraktiran Cioran’in uzun zaman sonra elime aldigim ikinci kitabi; Burukluk. Ancak aforizma tarzinda yazilmis ve bolumlere ayrilmis bu kitap beni cok cok etkilemedi. Daha cok gunluk hayatta yapilan sohbet icerigi gibi. Bir kitabin icinden sevilip paylasilabilecek cumlelerin biraraya getirilmesi gibi… Yine de dusunus bicimini begendigim icin okunmaya deger bir eser olarak dusunuyorum.
Nermin Yıldırım’ın yazdığı 2. benim okuduğum 3. kitabı. Kimi yazar roman yazmak için gelir şu hayata ki bu kitabıyla birlikte bu yazarın da bu grupta olduğuna kani oldum. Kitap merak uyandırarak başladı. Bölümler karakterler üzerinden değişerek anlatıldı. Olaylar ilmek ilmek çözüldü. Yaralara dokunuldu. Olması gerektiği gibi de sonlandı. Kitabın adının anlam kazanmasıyla boğaza inen yumruk eşlenik vücut buluyor. Bu ayrıntı bile bu kitabı okunmaya değer kılıyor. Tam kararında bir roman. Edebi değeri olsun, kaleminin lezzeti olsun, akış olsun hemen her şey okurun damağında tat bırakıyor. Kadın yazarların böylesine başarılı olmasıyla ayrıca gurur duyuyorum. Çok çok beğendim. Hemen elimde olmayan diğer kitaplarını da alacağım.
Bir çırpıda okunacak sıcak, samimi ve hüzünlü bir kitap. Rengi olsa mavi olurdu, ortaları hafif boğuk, dışa doğru aydınlanan. Biten ilişkiler, yarım kalmışlıklar, bu yarım yaşanmışlıkların ortasında yeni filizlenen hayatlar ve olasılıklar… Daha önce Nohut Oda kitabı ile tanışmış olduğum Melisa Kesmez, kısa ama etkili bir dokunuş daha yaptı hayatıma bu kitabıyla. Yer yer her kadının hayatının belli dönemlerinde hissettiği bocalamalardan bahsetmiş olması, okuru yazara daha da yakınlaştırıyor. Anne, baba ve kızlarının ağzından anlatılan hikaye, devam şeklindeki bölümlere ayrılmış. Hepsinin çocukluklarına da ufak ufak değinilmiş. Kıyaslamalar ve yorumlar okura bırakılmış. Beğendim.
Cioran’ın aforizmaları, anektodları, yorumları, görüşleri ve alelade zamanda aklına düşüp bir kenara not aldığı fikirlerinden oluşan bir kitap. 12 bölüme ayrılmış ve her bölüm kendi içinde tutarlı bir konuya sahip. Bazı bazı düşünürleri iğnelemiş bazen de başkalarıyla konuşmalarının örneklerini verip onları eleştirmiş. Genel üslubu “bence bu” şeklinde yani ne tam olarak kendinden emin diyebilirim ne de bizi yanlışlamaya uğraşmış diyebilirim. Ama bu halleri yani bence bu ve senin düşündüğün beni ilgilendirmiyor, seni ikna etmekle uğraşamam tavrı benim gözümde yazarın tarzı olmuş durumda. Aforizmaları genel olarak hayatın anlamsızlığı ve boşluk hissi ile donanmış. Zaten kitabın adından içeriğin ne olacağı bariz. Yer yer nihilizm ve büyük bölüm melankoli dolu. Kafamı karıştıran ve hak verdiğim yerleri olsa da anlamsız bulduğum ve eleştirdiğim bölümleri de bir o kadar fazlaydı. Yine de elbette güzel bir okumaydı benim için. Her Cioran bitiminde oku listeme yeni bir Cioran daha ekliyorum.
Nihan Kaya’yı her okuduğumda birinin beni anlamış hissi ile doluyorum ve bu çok hoşuma gidiyor. Bu okuduğum kitabı aslında İyi Aile Yoktur kitabının devamı niteliğinde yazılmış ki bence de bu şekilde olması daha uygun olabilirdi ancak sonrasında ayrı bir kitap olarak basılmış. Toplumları değiştirenlerin kişiler kişileri değiştirenlerin ise yine toplumlar düşüncesi barındırıyor kitap. Özellikle Türk gelenek ve göreneklerinin ve tutumlarının kadınları ne kadar aciz hale düşürüp onları sömürdüklerini gözümüze sokmuş. Her ne kadar kendimi coşkulu bir feminist olarak görsem de Nihan Kaya‘nın yanında bir hiçim. Bazı paragraflar bana da tokat gibi geldi ancak önceki kitaplarında olduğu gibi biraz abartmış diyemedim bu sefer. Belki de tarzına alıştım ya da düşüncelerim evrildi bilemiyorum. Kendi çocuğu var mı bilemiyorum ancak bu kadar çocuk yanlısı Türk kadın bir yazar sanıyorum ki okumadım ve tabi tanışmadım da. Çok çok yapıcı bir okumaydı. Özenli bir teşekkürü gerçekten hak ediyor.