E-Dergi

kitap elime geçtiksen sonra 24 saat içinde bitirdim. Oldukça sürükleyici bir kitap. Kitapta cemille ayvaz 'ın büyük hayaller peşinde istanbulda karşılaştıkları olaylar var. Çok büyük hayalleri olan bu iki (banka sahibi veya şirket sahibi olmak gibi hayaller) istanbulda gerçek yaşamla karşılaşıyor. Dürüstlükten sapmayan ikili girdikleri işlerden atılıyorlar. Ama en sonunda da olsa dürüstlüklerini mükafatını alıyorlar. Belki mütevazi bir hayatları oluyo ama mutlular...

öldü denilen bir devletin, nasıl olupta güçlü ordulara karşı galip geldiğini bu kitapta anlayacaksınız. Ne zor şartlarda kazanıldığını atalarımızın ne kadar fedakar olduğunu anlayacaksınız.Kitaptaki en etkileyici yerler sanırım erlerin ailelerine yazdığı mektupların bulunduğu kısım. Pek çoğu belki ailelerine ulaşmadı. inanın o yazıları o mektupları okuduğunuz duygulanacaksınız. Onlarla gurur duyacaksınız. Bence alıp okumalısınız

Daha çok erkek işi olarak görülen sendikal uğraşlar bir kadın yazarın tanıklığıyla son buluyor. 'Fındık Çicek Açınca'da yaklaşık on yıl önce Adapazarı'ndan Artvin'e uzanan Karadeniz bölgesinde, o güne kadar çoğu yaşadığı ilin dışına çıkmamış yüzlerce kadının tüm olumsuz koşullara rağmen Ankara'ya geliş öyküsünü anlatıyor. Karadeniz'in önemli gelir kaynaklarından biri olan fındığın ve orada fındıkla özleşmiş Fiskobirlik'te gerçekleşen grevinin başarıyla sonuçlanmasını konu alan kitap, sendikal mücadeleyle karşılaşan bir kadının hikâyesi...

Tarihsel bir dönüşümün en keskin virajında bir insan, bir toplum, bir ülke: Dünyayı değiştirmeye soyunmuş kanun kaçaklarını saklayan eski bir devrimci, kendi gerçeğini arayan Bask halkı ve geçmişin azametiyle yüklü İspanya... Neredeyse yarım yüzyıllık bir baskının çıkmaza sürüklediği bir coğrafyada yaşama uzatılan bir el, iğreti bir tutunuş, susmak bilmeyen bir iç ses. Atxaga, zamanı aşan bir özgürlük çığlığı olarak nitelenen bu yappıtında, dilin içine sinmiş bütün ifritlerin romanını yazıyor. "Yalnız Adam", kabuğunun içinde bekliyor uzak, yarınsız ve belleksiz bir geleceği...

'Amsterdam'ın Gülü', Amsterdam'da yaşayan zengin bir işadamı olan Sabri Somat'ın kızının aniden ortadan kaybolmasıyla başlar. Polisin aramalarından herhangi bir sonuç çıkmayınca Sabri Bey, kızını bulması için Orhan Demir adında bir dedektif tutar. Demir, yardımcısıyla birlikte, bu sır perdesini aralamak üzere kolları sıvar. 'Amsterdam'ın Gülü', yurt dışında yaşayan Türk göçmenlerinin iç dünyalarıyla ayrımcılık ve ırkçılık gibi konulara da el atıyor. Ve ortaya mizah yüklü, hafif erotik ve sıkı gerilimli bir polisiye roman çıkıyor.