Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
ENUHA Tarafından Yapılan Yorumlar
Bu kitap, Kur’ân öğretimini klasik yöntemlerden biraz daha canlandırmak isteyen eğitimci ve ebeveynler için yararlı bir kaynak olabilir. Özellikle erken dönem öğretim (harfler, harekeler, cezm) aşamasında oyunla pekiştirme stratejileri sunması avantaj.
Ancak ileri düzey tecvid, anlam, kıraat, pedagojik teori gibi alanlarda ciddi katkılar bekleyen biri için kapsamı kısıtlı kalabilir. Bu kaynak temel bir “uygulama rehberi / destek kitap” olarak değerlendirilmeli; ana kaynak ya da akademik referans olarak tek başına yeterli olmayabilir.
Açıkçası biz faydalandık, herkese tavsiye ederiz. Hayırlı, bereketli çalışmalar dilerim.
Zeze, Sen Benim İçimdeki Çocuksun...
Şeker Portakalı insanın içine işleyen bir çocukluk hikâyesi değil, adeta çocuk gözünden hayatın acımasız yüzüyle karşılaşma dersidir. Zezé’nin yoksulluğun, şiddetin ve yalnızlığın içinde kurduğu hayal dünyası okura hem yürek burkan hem de umut veren bir pencere açıyor. Minguinho adını verdiği şeker portakalı fidanıyla kurduğu dostluk, aslında çocukların zor şartlarda bile bir “sığınak” yaratma gücünü gösteriyor. Kitap boyunca Zezé’nin haylazlığı, zekâsı ve kırılganlığı iç içe geçerken, Portuga ile kurduğu ilişki gerçek şefkatin ne demek olduğunu hatırlatıyor. En ağır sahnelerde bile masumiyet ve sevgi kendine yol buluyor. Roman, yalnız Brezilya’daki bir çocuğun hikâyesi değil; yoksulluğun, sevgisizliğin ve hayallerin her yerde aynı dili konuştuğunu hatırlatan evrensel bir eser. Okurken kimi zaman güldürüyor, çoğu zaman gözleri nemlendiriyor; bitirdiğinizde ise insanı kendi çocukluğunu ve unutulmuş masumiyetini sorgulamaya davet ediyor.
George Orwell’in Hayvan Çiftliğini okurken insan ister istemez kendi yaşadığı ülkeyi, çevresini ve güncel siyaseti düşünüyor. İlk sayfalarda özgürlük, eşitlik ve adalet arzusuyla dolu hayvanların heyecanına kapılıyorsunuz; ama ilerledikçe bu umutların nasıl yavaş yavaş bozulduğunu görmek insanı hem öfkelendiriyor hem de hüzne sürüklüyor. En çarpıcı tarafı, devrimin kendi çocuklarını yiyişini bu kadar yalın bir masal diliyle anlatabilmesi. Domuzların başta “herkes için” dedikleri her şeyi zamanla sadece kendileri için çevirmeleri, yasaları sürekli değiştirmeleri ve sonunda insanlardan farksız hale gelmeleri çok tanıdık geliyor. Orwell’in zekâsı burada: tarihte Stalin dönemi için yazılmış olsa da aslında her toplumda, özellikle de eşitlik söylemini dillerinden düşürmeyen ama fiiliyatta iktidarı paylaşmayan yönetimlerde aynı döngü yaşanıyor. Kitabı bitirdiğinizde bir fabl değil, bugünün dünyasına yazılmış canlı bir eleştiri okuduğunuzu hissediyorsunuz. Kısa ama etkisi uzun süren bir eser.
Han bu kısa ama keskin denemesinde, demokrasinin klasik “kamusal tartışma” zemininden nasıl uzaklaştığını inceler. Dijital çağda bilgi bolluğu ve sürekli şeffaflık, özgürleştirmek yerine toplumu manipülasyona açık hale getiriyor. “Enformasyon” artık kamusal aklı besleyen bir araç değil; hız, dikkat ekonomisi ve algoritmaların yönettiği bir tahakküm biçimi.
Kitap, özellikle sosyal medyanın siyaseti nasıl yüzeyselleştirdiğini, “veri akışının” yurttaşı nasıl edilgen tüketiciye dönüştürdüğünü anlatır. Han, burada “enfokrasi” kavramıyla klasik demokrasinin içinin boşaltıldığını ve görünürlük rejiminin hâkim olduğunu ileri sürer.
Herkese -sosyolojiye ilginiz yoksa dahi- mutlaka okumanızı tavsiye ederim. Ufuk açıcı, düşündürücü... İyi okumalar...
Han bu eserinde küreselleşmenin doğurduğu “hiperkültür” kavramını tartışır. Ona göre artık kültürler kapalı, saf ve sınırlarla korunan yapılar değil; birbirine geçen, sürekli dolaşımda olan, hızla tüketilen melez formlardır. McDonald’s menüsünden Netflix dizilerine kadar gündelik hayatın her detayında, kültürün kimlikten çok tüketim nesnesine dönüştüğünü söyler.
Eserin güçlü tarafı, Han’ın tipik yoğun üslubuyla kavramsal bir berraklık sunması: Kültürün “öteki” olmadan var olamayacağı, ama hiperkültürde farklılıkların bile hızla eritilip pazara sunulduğu fikri çarpıcıdır. Eleştirel yanıysa, çözüm üretmekten çok teşhisle sınırlı kalmasıdır.
Sonuçta kitap, modern insanın “dünyalı” olma hâlini ve kimlik karmaşasını kısa ama sarsıcı aforizmalarla yakalar.
Herkese tavsiye ederim. Güzel okumalar...