E-Dergi

Napolyon'un hayatını bir özet mahiyetinde anlatan bu kitap, dönemi merak eden araştırmacılar için kısa ve anlaşılır yapısıyla kaynak olabilir. Tabii ki ileri okumalar için daha geniş kapsamlı kitaplara yönelmek durumundasınız.

İngiliz hikayeleri ve Kral Arthur ile ilgili son derece hoş bir eser. Okunması halinde keyifli zaman geçireceğinizi, hristiyan ahlakı ve erdem tasavvuru hakkında izlenimler edineceğinizi düşünüyorum.

Bugün yaşadığımız ve yaşattığımız idealler Yusuf Akçura, Ziya Gökalp gibi insanların bakiyeleridir aslında. İçerisinde bulunduğumuz toplumu anlamak için son derece önemli olan bu kitabı ise ilgililerine öneriyorum, Kafanızda sürecin genel yapısı hakkında bir fikir oluşacağından son derece kıymetli olacaktır.

Korona salgınından sonra bir başka gözle okuyacağımız bu kitap, büyük bir salgın sonrasında hayatta kalan grupları işliyor. Medeniyetimizin, anlam atfettiğimiz her şeyin tuzla buz olabileceğini görmek, buz kesilmemize yetecek bir korku yaratıyor. Yaşamımıza son derece önemsizmiş gibi burun kıvıran, anlam dediğimize saçmalık diyen bir geleceğin korkusu ile çevreleniyoruz. Son derece değerli bakış açıları katan bu kitabı herkese öneriyorum.

Döneme ışık tutan, dönemin Osmanlı toplumuna bir mazlum kızın gözünden baktığımız şahane bir eser. Sonu ile de son derece vurucu, genel olarak üzücü bir yapısı var.

Mekan olarak bahsedilen iki ana coğrafya var, Anadolu ve Mısır bölgesi. Bu iki vatan birbiri ile hep karşıtlık içerisinde olmuş, bazen birbirini tamamlamış bazense yok etmiştir. Anadolu'da başlayan esaret de Mısır'da sona erecek, kitabın sonunda Dilber gerçek özgürlüğe Nil'de ulaşacaktır.