E-Dergi

Bu kitabı okumadan önce Jack London'un hayatına göz ucuyla bakmanızı öneririm. Kendisi fakirlikten kurtulmak ve zengin olmak amacıyla Alaska'ya gidip altın aramış, büyük bir başarısızlıkla geri dönmüştür. Ancak bu süreç ona birkaç altından daha kıymetli olan soğuk, tehlikeli ve kasvetli topraklarının bilincini aşılamıştır. Bu bilinci ise Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş gibi kitaplarında bunu muhteşem bir şekilde yazıya geçirdi.

Bu kitap sadece grup hayvanın hikayesi değil, insanların en derin arzularının bir aynasıdır. Adeta hayat mücadelemize tercüman olmuştur. Kesinlikle okumanızı öneriyorum.

İnsancıklar, Dostoyevski'nin yazdığı ilk eseridir. Kapra yayınları da bu kitabı güzel bir ciltle hazırlamış, çok da güzel yapmış. Mektup tarzında yazılan bu kitap: yoksulluğu, aşk çıkmazını, mahalle baskısını, açlığı ve kaderin bilinmezliğini çok güzel işlemiş. Zevkle okuyacağınızı düşünüyor ve öneriyorum.

İçerisinde bulunduğumuz yüzyıllar, kitlelerin hükmü altında yaşadığımız çağlardandır. Yönetim erki de bireylerden topluma geçmiştir. Dolayısıyla bu süreci anlamak, mevcut dünya yapısını ve geleceğini kavramak noktasında belirleyici olacaktır. Gustave Le Bon'un yazdığı ve bir başucu kitabı olan Kitleler Psikolojisi ise, bu alanda en başarılı çıkarımlara sahip yapıtlardandır.

Weather, anlamsızlık deryası içerisinde boğuşmakta olan klasik bir dönem karakteridir. Ancak bu anlamsızlık bir aşk hülyası ile bozulacaktır. En azından Weather böyle olduğuna kanaat getirir. Turgenyev'in Bazarov'u ile benzer noktalardan yürümüş, ancak kitabın sonunda tam bir Arkadi olduğunu kanıtlamıştır.
Şahsi tavsiyem, güzel bir kitap olmasına karşın bir baş yapıt niteliği taşımadığıdır. Yine de bir klasik olduğu için okunması gerekiyor. Derleme mektuplar şeklinde ele alınışı güzel bir özelliğidir.

Suç ve Ceza'dan sonra beni tatmin eden, duygu karmaşasında boğulduğum ancak bundan şikayetçi olmadığım ilk kitap "Açlık" oldu. Açlık gibi bir duygunun böylesine şiddetli şekilde aktarılabileceğini düşünmezdim. Uzun söze gerek yok, bu kitabı tüm okurlara tavsiye ediyorum.

Yazar Knut Hamsun'un da enteresan bir hayat hikayesi var, buna da göz atmayı unutmayın. Yaptığı eylemleri protesto eden halk, yazdığı kitapları bir bir Knut'un kapısının önüne atmıştır. Bir yazara yapılabilecek en etkili protesto budur herhalde.