Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625
E-Dergi
aliakseki Tarafından Yapılan Yorumlar
Sayın Döken bu kitabında da kitabında iletişim çatışmasının ne olduğunu, etkili bir iletişim için nasıl bir ortam hazırlanması gerektiğini ve empatinin iletişimdeki önemini anlatıyor.Kanımca kitabın ana fikri '' sevmek önemli bir unsur ama anlamak daha da gerekli...Asıl olan anlayarak sevmek... Gerçek erdem de anlayarak sevmektir.'' Yazar sayesinde psikoljoji ,tarih,felsefe,edebiyat ve tüm sanatlardan yararlanarak empati kurmayı öğreniyoruz.Belki de tümümüzün okuması gereken ender yapıtlardan biriyle karşıkarşıyayız.
Sayın Prof.Dökmen bilgisiyle olduğu kadar kalemiyle de etkilemeye bilgi vermeye devam ediyor.Bir devam kitabı değil de yaşamın kendisinin yaşamaya devam etmesi gibi bir şeydi yazılanları okumak.
Yaşambyou arkında olmadan yapılan hatalar ve gereksiz sandığımız bazı ayrıntıların suyüzene çıktığı hoş bir çalışma.Daha çok ilişkiler üzerinde yoğunlaşmış bu ilk kitabı okuduğumda pek çok eksikliğin de farkına varmıştım.Keşke bu kadarla da kalmasa dediğiniz kitabın ardı gelmince de en az ben yazmışcasına mutlu olduğumu unutmam.Sayın Dökmen aynı isimli programının bir dökümü niteliğindeki kitap inanın çok kişinin başucunda hala bulunuyor eminim.Hayaytınızı yorumlarken de titiz olabilmeniz duygusyla.
Bir doğu batı karşılaştırması gibi görünse de hem tarihsel kurgusuyla ve anlatımıyla tam bir bütünlük içinde elden bırakılamayacak bir Kitap SEMERKAND.Ömer Hayyam'dan günümüze (geçen yüzyılın başlarına) bir İran tarihi de diyebiliriz eser için.Hayyam'ın rubaileriyle içiçe anlatılan iki öykü var aslında kitapta.Kendisi de aslında bir Ortadoğulu olan yazarın hem edebi hem tarihsel bilgisi şaşırtıyor okuru. Büyük Selçuklu Devleti ile Karahanlı Devleti mücadelelerin ve mezhep kavgalarının olduğu 11. yüzyılda başlıyor. Baş karakter Ömer Hayyam'ın Semerkant'tan, Selçuklu başkenti İsfahan'a olan hikâyesi ve Selçuklu politikalarındaki etkisi anlatılıyor. Bu öykü, Ömer Hayyam'ın Rubaiyat'ının Hasan Sabbah'ın ajanlarının eliyle Alamut Kalesine taşınmasıyla ve Titanic'te ortaya çıkmasıyla bitiyor.
Orta çağ Avrupası'nda (Kuzey İtalya'da) bir manastır fonunda batıl ve gerçek arasındaki çelişkiler ustaca kurgulanmış ve tam bir sözcük canbazlığı ile aktarılmış kitapla karşıkarşıyayız.Engizisyon,Hristiyan tarikatlar,yasaklar çerçevesinde anlatılan ve aslında ilerigelenlerce de bilinen cinayetlerin çözümlenmeye çalışılması.Bir çömezin ağzından aktarılan öykü sizi içine öyle bir alıyor ki,asla elinizden bırakamayacağınız ustaca kurgulanmış bir roman.Gerek Batı da rahiplerden gerekse Müslüman ileri gelenlerden de pek çok tepki almış olmasına rağmen dil ve anlatım kurgusuyla,din ve yönetim erkinin savaşının anlatımı vazgeçilmez bir eser ortaya çıkarmış.Kitabı ilk okuduktan uzun zaman sonra filmi de çekilmişti.İzledikten sonra yeniden okuduğum kitabı ilk heyecanımla elimden bırakamadım.Filmini de en az 10 kez izlemişimdir.Umberto Eco'nun konusunun uzmanı olduğu belli..Başarılı,tarihle içiçe olan anlatımıyla oldukça başarılı olmuş bir roman GÜLÜN ADI.