Toplam yorum: 3.253.599
Bu ayki yorum: 5.625

E-Dergi

Gülce Başer Tarafından Yapılan Yorumlar

20.05.2025

Birkaç açıdan önemli: Aşk konusunda, sağlam ve kapitalizmin kültürüyle bakışımlı çalışmalar pek Türkçeye kazandırılmadı. Sağladığı referanslarla, en azından bu literatürün ne kadar geniş olduğunu anlıyoruz. İkinci olarak, 1000 vuruşa sığdırılamayacak kadar çok başlığı ele alan ve bunları da içlerinde bağlantılandırarak geniş bir bakış açısından aşkın dönüşümünü ele alan bir inceleme.
Illouz'un Türkçeye kazandırılan üçüncü aşk çalışması. Aşk Neden Acıtır'da aşkın kurumsal dönüşümünü inceliyordu merkezde. Buradaysa, aşkı bütünleyen unsurlar; romantizm, ilişki ve angajman, temsiliyetler gibi daha insan merkezli olgulara odaklanıyor. En önemlisi de, bu kitapta fiili bir araştırmanın sonuçları değerlendiriliyor. Diğer iki kitabıyla bütünleyici bir inceleme. Aşkı duygu sosyolojisinin içine sıkıştırmamak lazım.
04.03.2025

Bu kitabın yılın kitapları adaylığına konulmamış olması bile çok acı.
22.01.2025

Efendiiim, gelelim Illouz'a... Bizim akademi aşk çalışmaz, aşka gönül indirmez... Oysa aşk duygu sosyolojisinin ötesinde bir kaynaktır. Ekonomisi vardır, iktidarı vardır, toplum mühendisliği ve sürdürülebilirliği vardır. Biz aşk çalışmayız ama aşksız dizi izlemeyiz, sürekli aşk konuşuruz ve aşkın toplumsal bir mesele olduğunu bile bile erkeklerimiz "feminen bir konu" olarak gördüğünden bildiklerimizi bilmezden geliriz. Özetle, toplumsal dönüşümün -geleneksel statü biçimleri ve toplumsal yeniden üretim ve statü ilişkisinin hem ekonomik hem sosyolojik dönüüşümü- sonucu aşkın statü ve existence'a etkisi ele alınarak, saha çalışması ve metin analizleriyle de desteklenerek hazırlanan bu çalışmada, "narsisistik aşk" diye formüle edilen psikolojik yaklaşıma meydan okunuyor. Psikolojiden yaklaşılan her noktada terapi gereği oluşup, sorun ekonominin bir parçasına dönüştürülüyor. Acaba narsisizme zorlayan toplumsal koşullara bir bakmak gerekmiyor mu? Yüzde 40'ın sendromu gerçekten sapma mıdır?
22.01.2025

Bir boşluğuma geldi, okudum. Beğendim demek için ya da yüksek edebiyat okuru olduğum için beğendim demeyeceğim. Neyse ki sıkılmayacağım kadar kısaydı. Örtülü bir lezbiyen ilişkiye müdahil olan bir erkeğin hikâyesini algıladım. Erken bir eser olarak iyi, ancak keyifli bir okuma için belki Lawrence'ın daha ileri dönem yapıtlarını okumak daha doğru olacak. Teknik olarak, askerin tilkiye hizalanmasında ya çeviriden ya da yüksek beklentilerimden kaynaklanan bir oturmazlık vardı. Ya da orada açık bulduğum başka kapılar... Daha çarpıcı olmaya açık bir konu ve öyle de olması gerekli bir yaklaşım... Ancaaaak... bütün bunları söylerken, DH Lawrence'in kilitlerini kırmak isteyen okur, onu o yapan süreçteki önemli bir kilometre taşı olduğu anlaşılan bu novellayı okumalı mı? Yanıtım evet.
22.01.2025

Ayfer Tunç'un ne kadar önemli bir yazar olduğu konuşulursa, yüzyıllardan 21.sinin tarihinde, üçlemesi, kuşkusuz, dönemi en iyi anlatan metinlerden biri olarak değerlendirilecek. Bir göz eksik kalmış mı, diyenler olacak. Ancak aynı öyküyü dördüncü kez okumaya kimsenin takati yetmeyecek. Bugünün kültürel dekadansını anlatmaya bu üçlemeden başlayan Tunç'un üçlemesi lütfen bir dönem sagası olarak romantize edilmesin, apaçık bir toplumsal eleştiridir. Kimse bu metnin siyasi olmadığını düşünmesin, kenardan ve gövdeden hem eleştiri hem de cesur bir özeleştiridir...
Bir de Kitapyurdu'na rica edelim, bu kitaba Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü değil, Huzur'u eklesinler ki biz Osman'la Mümtaz arasındaki huzursuz akrabalığı görelim, belki Şebnem'le Nuran arasında da vardır.
Ben bu üçlemeye "Yalnızlar Üçlemesi" adını verirdim. Tunç'un incelikli oltasının büyük iğnesi anlatıcı karakterlerin derin yalnızlığı ve bu yalnızlıkla okurun yalnızlığına dokunabilmesi. Daha yazılır, ama zaman...