Toprağımızın Kokusu & Filistin ve İsrail'in Sesleri Hakkındaki Yorumlar

Melek Temel 02.01.2007
filistine karşı her zaman ayrı bir ilgim oldu.pek çok kaynak okudum bu mevzuyla ilgili.1918 balfour deklorasyonu ile temeli atılan israilin gün gelip de bir millete eziyetlerin ve işkencelerin en büyüğünü yapacağını tahmin etmek hiç de zor değil aslında.kitabın dikkatimi çekmesi sağlayan sebep ise bi gazetedeki röportaj.ve yine bu kitabın bazı yerlerde yasaklanmış olması.ve kitabı çok uzun süre aradım.bulduığumda sanki dünyalar benim olmuştu.okuduğumda ise uzun bi müddet kendime gelemedim ve her aklıma geldiğinde ağladım.böylesi bi acı ve bu acı karşısındaki metanet beni kendime getirdi.bişey yapmalı bu zulme dur demeli.okuyacak olan arkadaşlara şunu söyleyeyim ki bu kitap röportajlarla oluşturulmuş ve bizzat yaşayanlar anlatmış.sıkıcı bürokratik cümleler yok.gayet sade ve net şekilde yaşanan İŞKENCELER anlatılıyor.hiç birşey yapamayız diye birşey yok.en azından bu kitabı okuyup o insanların acısını içimizde hissedebiliriz.zaman zaman içinizdeki ağlama duygusuna engel olamayacaksınız.şiddetle tavsiye ederim
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (6)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Kenize Murat aslında bizzat ismi ile ve kendi kimliği ile dahi dikkat çekebilen bir yazar. Saraydan Sürgüne isimli kitabı ile dikkatleri üzerinde toplayan yazar Osmanlı Hanedanının ölüm pahasına koruduğu, sahiplenerek Müslüman halka yeniden hediye ettiği topraklarda, tüm İslam alemine ait olan topraklarda yaşanılanları öyle bir anlatmış ki, insan bir ara kitabı okurken ayaklanıp Filistin' e gitmek istiyor. Kutsal topraklarda yaşanan büyük haksızlıkların tüm dinlerden insanları, tüm ırklardan halkları nasıl etkilediği yine etkili bir dil ile anlatılıyor. Üç ilahi din içinde kutsal sayılan topraklarda akan gözyaşlarının aslında yine yine bu üç büyük dine inanlar içinde bir utanç olması gerekliliğini anıştırıyor. Herşeyden önemlisi bunu yapan kişinin Kenize Murad olmasıdır, yani bu kutsal toprakları korumak için kendine mülk edinen Abdülhamid soyundan birinin olmasıdır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Kimi zaman televizyon haberleri ulaştırdı bize onların isyan dolu haykırışlarını,ceset tarlası haline gelmiş şehirlerini,canını ciğerini yitirmiş,elleri koynunda kalakalmış anaları.Kimi zamanda siyah-beyaz karelere sığmayan,acı,gözyaşı,kanla dolu fotoğraflar.
Gördük onları.Sadece gözümüzle değil,acı nedir bilmeyen yüreğimizle.
Ve yandık.Lânet ettik kalpleri,vicdanları irin dolu hayvanlardan aşağı insanlara.
Şimdi bu kitapla birlikte yanıbaşındayız onların.İntifadanın tam ortasındayız."Toprağının işgal edildiğini görüp direnmeyen hayvandır."diyoruz onlar gibi.
"SUMUD"diyoruz."Asla vazgeçmemek,boyunduruk,hattâ işkence altında bile özgür iradeye,isyan ruhuna sahip olmak,ideallerine,ülkesine olan inancını yitirmemek,HER ŞEYE RAĞMEN FİLİSTİN'E İNANMAYA DEVAM ETMEK!"
Yanıbaşındayız şimdi onların,küçük canlarına sığmayan cesur,yüce yürekli çocukların.Taş atıyoruz onlarla beraber zulmün,haksızlığın gitgide koyulaşan zifiri karanlığının tam ortasına.Ellerimiz ve ayaklarımız kimbilir kaç kere kırılıyor.
Halil oluyoruz,yaralanmış bacağımızla asansör boşluğuna itiliyoruz ve zayıf bedenimiz çimento torbasının altında bırakıyor kabına sığmayan şehit ruhumuzu cennete.
Ayman oluyoruz,"Öldüğümü duyarsan, sakın ağlama,şarkılar söyle!"diyerek teselli ediyoruz anamızı.
"Aşağılanmış, ayaklar altına alınmış bir yaşam, boşuboşuna yaşanmış,çöpe atılası bir yaşamdır."diyoruz ve intihar komandosu oluyoruz.

Bu kitabı, onları yani bizi okuyoruz ve soruyoruz yüreğimize:"Madem cinayet kadar cinayete sessiz kalmakta bir suçtur,öyleyse
BİZ BU VAHŞETİN NERESİNDEYİZ???"
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla