Onaylı Yorumlar

Kitap, insanın iç dünyasına dokunan derin ve etkileyici bir yolculuğa davet ediyor. Yazarın samimi ve içten anlatımı, okuyucuya kendi duygularını ve düşüncelerini sorgulama fırsatı sunuyor. Hayatın cilvelerini, değişimin gücünü ve sevginin önemini vurgulayan eser, insanın içindeki potansiyeli keşfetme ve geliştirme konusunda ilham verici bir rehber niteliğinde. Kelimelerin gücüne, her yaşın ayrı güzelliklerine ve sevdiklerimize hissettirmenin önemine odaklanarak, okuyucuya derin düşüncelere sevk ediyor. Kitabın her bir sayfasında yeni bir bakış açısı kazanma ve kendini daha iyi tanıma fırsatı buluyorsunuz. Okurken kendi hayatınıza ve ilişkilerinize dair derinlemesine düşünme ve değerlendirme imkânı bulacağınız bu kitap, içsel bir dönüşüm yaşamanıza yardımcı olabilir. Okunması gereken bir eser.

Kırsal kesimden göç eden gençlerin yaşadığı zorlukları ve kaderlerinin nasıl değiştiğini konu eden bir eser “Kaderinin Değiştiği Nokta”. Erdal, Mete, Alev, Filiz, Volkan ve Sinem adlı gençler, kaçak gecekondu mahallelerinde yaşamaktadırlar ve okula uyum sağlamakta zorlanmaktadırlar. Bir nevi bir grup dayanışmasıyla zorluklarla mücadele ederler ve birbirlerine destek olurlar. Özellikle Osman adlı karakterin etkisiyle gençlerin hayatları değişmeye başlar. Osman'ın anlattığı deneyimler ve yaşadığı olaylar, gençlerin bakış açılarını değiştirir ve kaderlerini etkiler. Sonunda, gençlerin geleceği belirsiz bir şekilde şekillenir ve okuyucuya farklı yorumlar yapma özgürlüğü tanınır. Kitap, gençlerin yaşadığı güçlükleri, arkadaşlık ilişkilerini ve kaderin sırlarını anlatarak okuyucuya düşündürücü bir hikâye sunar.

Yarı Tanrı Akhilleus ve hem yoldaşı hem de sevgilisi olan Patroklos'un çocukluktan başlayıp ölümlerine kadar olan mitolojik hikayesini anlatıyor yazar romanda.

Annesi ve babası ile sağlıklı bir ebeveyn ilişkisi olmayan Patroklos yanlışlıkla bir çocuğun ölümüne sebep olunca Akhilleus'un babasının sarayına sürgün olarak gönderiliyor. Burada zamanla Akhilleus ile can yoldaşı olup tüm hayatları boyunca devam edecek olan hikayeleri başlıyor.

Yazar romanda her ne kadar Akhilleus'un yarı tanrı ve dönemin en cesur savaşçılarından biri olmasını anlatıyor gibi görünse de daha çok ikili arasındaki duygusal ilişkiyi öne çıkarıyor.

Akhilleus ve Patroklos arasındaki ilişkinin duygusal mı yoksa iki çok yakın dost mu olduğu antik Yunan döneminden beri tartışılsa da yazar romanında bu konuda çok net bir yorumla ikisi arasında bir duygusal ilişki olduğunu anlatmış.

Edebi olarak çok derin bir anlatım tarzı olmasa da mitolojiye ilgisi olanların sıkılmadan okuyabileceği bir eser olmuş.

" Akhilleus başını sabırsızlıkla iki yana salladı. "İyi ama kadın için daha büyük ceza olmuş bu. Tanrılar adil davranmamışlar." Kheiron "Tanrıların adil olması gerektiğini söyleyen bir kural yok, Akhilleus," dedi." s.87

“Bu çocuk kime çekti böyle?” , “Beş parmağın beşi de bir değil.” gibi ifadeleri zaman zaman büyüklerimizden duymuşuzdur. Bazen cevapsız kalan bu ifadeler, bazen de anında karşılık bulur.

Doğup büyüdüğümüz aile, yıllar boyunca kurduğumuz arkadaşlıklar, yaşadığımız çevre kişiliğimizi şekillendiren unsurlardır. Ancak bilmemiz gereken bir şey daha var ki; o da kişiliğimizin bir kısmının anne karnında oluşuyor olması.

Bu durumun bilincinde olan aileler, çocuklarıyla uyumlu bir büyüme süreci geçirirken maalesef her aile için bu durum geçerli değil. İşte bu noktada Nursefa Keskin’in kaleme aldığı Çocuk ve Ebeveynlikte Mizaç (Enneagram) adlı kitabı yardımımıza koşuyor.

Kitap, bir ebeveynin bu kitabı neden okuması gerektiğine dair ön sözüyle başlıyor. Devamında ise aynı ebeveynlerden olup aynı ailede yetişen çocukların neden birbirinden farklı olduğu irdeleniyor.

Kuşak çatışmaları, karakter farklılıkları, ebeveynlerin tolerans ya da kırmızı çizgileri aile dinamiğinde ciddi rol oynuyor. Keskin de ikinci başlıkta aile içerisinde uyumun nasıl sağlanacağı hakkında bilgi veriyor.

Enneagram sözcüğünün etimolojik kökeni incelendikten sonra dokuz tip mizaç, özellikleriyle beraber tek tek anlatılmış. Bununla beraber; sabit durumlarda belli bir tipin özelliklerini gösteren çocuk, aksi bir durumda tipler arasında geçiş yapabiliyor. Keskin, bu konuda da ebeveynleri bilgilendiriyor.

Ebeveynlerin çocukları için olan meslek hayallerine de dokunuyor Keskin. Her tipin başarılı ve başarısız olacakları meslekleri de sıralamış. Bu sebeple ebeveynlerinden meslek konusunda yardım isteyen çocukları da başarıyla yönlendirme yolu açılmış oluyor.

Çocuklu ailelere rehber niteliğinde bir eser.

Keyifli okumalar.

Yazar, konuyu duygusal derinlikle işlerken, okuyucuyu karakterlerin duygusal dünyasına çekmeyi başarıyor. Ayrıca, atmosfer ve betimlemeler, okuyucuya olayların gerçekleştiği ortamı canlandırma konusunda etkili bir şekilde kullanılıyor. Karakterlerin iç dünyası, duygusal zorlukları ve trajik durumları etkili bir şekilde tasvir ediliyor. Okuyucular, karakterlerin yaşadığı acıyı ve şoku derinden hissediyor ve onların yaşadığı duygusal yolculuğa tanık oluyorlar.

Genel olarak, trajik bir olayın etkilerini ve karakterlerin bu olayla başa çıkma süreçlerini derinlemesine inceliyor. Okuyucuya duygusal bir yolculuk sunan etkileyici bir hikaye. Sonuç olarak, insanın yaşamındaki beklenmedik zorluklarla nasıl başa çıkabileceğini ve duygusal olarak nasıl güçlenebileceğini gösteriyor.

Her biri kendi içinde güçlü bir duygu yükü taşıyan bu şiirler, okuyucuya derin düşünceler ve duygusal deneyimler yaşatıyor. Temelde aşk, ölüm, mücadele ve insanın varoluşsal durumu gibi evrensel temalara odaklandığını görebiliyoruz. Şiirlerde aşk ve sevgi ön planda. Ancak bu aşk, geleneksel romantik kavramlardan ziyade daha derin, karmaşık ve toplumsal normlara meydan okuyan bir aşk olarak işlenmiş.

Ayrıca ölüm teması da güçlü bir şekilde işleniyor. Bu ölüm algısı, sadece fiziksel bir ayrılık olarak değil, aynı zamanda içsel bir dönüşüm ve hesaplaşma süreci olarak da görülüyor. Şair, ölümü sadece bir son değil, aynı zamanda yeni bir başlangıç olarak da tasvir ediyor.

Şairin sıklıkla imgeler kullanıldığı görülüyor. Yılan, ateş, su, toprak gibi doğal ve mitolojik unsurlar, insan duygularını, mücadelesini ve arayışını ifade etmek için kullanılıyor. Bu semboller, okuyucuya derinlikli ve çok katmanlı bir anlatı sunarak, şiirlerin içsel anlamını zenginleştiriyor.

"Kırılgan Basamaklar", insan ilişkileri ve duyguları üzerine dokunaklı hikâyelerle dolu bir metin.

Karakterlerin derunî yolculukları ve yaşadıkları deneyimler, okuyucuyu duygusal bir atmosfere çekiyor. Her bir hikâye, insanın kırılganlığını ve hayallerini ustaca işleyerek okuyucuya dokunuyor. Metindeki detaylı betimlemeler ve duygusal derinlik, okuyucuyu karakterlerin dünyasına çekiyor ve etkileyici bir okuma deneyimi sunuyor. Doğanın ve mevsimlerin karakterlerin duygusal durumlarına yansıması ise metne ayrı bir derinlik katıyor.

"Kırılgan Basamaklar", duygusal bir yolculuğa çıkmak isteyen her okuyucuya hitap eden güzel bir eser.

Eser, İlker karakterinin hayatının gizemli bir şekilde değişmesi ve babasının geçmişiyle ilgili karşılaştığı sırların çözümüne odaklanan etkileyici bir hikâye sunmaktadır. İlker'in babasının Portekiz'den gelen kargolar ve bıraktığı ipuçları aracılığıyla geçmişini araştırması, okuyucuyu merak içinde tutmakta, kartpostallardaki şifrelerin çözülmesi ve ortaya çıkan gizemli cümleler, hikâyenin ilerleyişine heyecan katmaktadır. Karakterler arasındaki ilişkilerin derinleşmesi ve gelişen olaylar, okuyucuyu hikâyenin içine çekmektedir. Özellikle Pedro Alves'in evine yapılan ziyaret ve ortaya çıkan yeni bilgiler, hikâyenin doruk noktasını oluşturmaktadır.

Metin, okuyucuya sıra dışı bir maceraya eşlik etme fırsatı sunarken, aynı zamanda aile bağlarının ve geçmişin önemini vurgular. Yazarın detaylı betimlemeleri ve karakterler arasındaki etkileşimler, okuyucuya gerilim dolu bir atmosferin içine çeker. Sonuç olarak, metin sürükleyici bir okuma deneyimi sunarken, gizemli olayların çözümüne doğru ilerleyen bir yolculuğa davet etmektedir.

Bayram İpek'in "Sonsuz Bağlam: Dinin Postmodern Yorumları" adlı eseri, modernite ve postmodernizm çerçevesinde dinin nasıl yorumlandığını derinlemesine inceleyen bir çalışmadır. Yazar, modernizmin din üzerindeki etkilerini ve postmodern düşünce ile din arasındaki etkileşimi detaylı bir şekilde ele alır. Kitap, Zygmunt Bauman, Jacques Derrida ve Jean Baudrillard gibi önemli düşünürlerin din üzerine görüşlerini içerir ve postmodernizmin din algısını nasıl değiştirdiğine dair önemli tespitler sunar. İpek, ayrıca Türkiye'deki din ve postmodernizm ilişkisine dair mevcut literatürde bir boşluğu doldurmayı amaçlar. Ele aldığı konular ve sunduğu çeşitli bakış açılarıyla, okuyucuya din ve modernizm/postmodernizm kavramları arasındaki karmaşık ilişkileri anlama fırsatı sunar. Bu eser, sosyal bilimler alanında çalışan araştırmacılar, öğrenciler ve postmodernizmin din üzerindeki etkilerine ilgi duyan herkes için değerli bir kaynaktır.

Keyifle okumak istediğim bir kitap seçeceksem bu türler arasında en son şiiri seçerim. Özellikle ölçü, kafiye gibi kurallara bağlı kalınmışsa o kitabı usulca rafına bırakabilirim. Ancak “Sardunya Sokak”, beni âdeta o yola davet etti.

Birçok okur gibi ben de ilk olarak arka kapak yazısını okurum. Kış günlerinde o üşüyen sardunyaları çabucak benimsedim. Bir de üstüne kar yağmışsa…

Sayfaları çevirmeye başladığımda şairimizin okurlara yazmış olduğu nahif bir hoş geldin yazısı karşıladı beni. Bu zarif yazıdan hemen sonra şiirler başladı. Su gibi akıp gitti, desem abartmış olmam.

Her şiir, serbest ölçüde yazılmış. Dil, okuyucu üzerinde bir baskı kurmuyor. Bununla beraber de bazı dizelerin altını defalarca çizmek isteyeceksiniz.

Sayfaların arasına çiçek motifleri, soluk almak için itinayla yerleştirilmiş. Başlıklarda insana dair her duygu başarıyla saklanmış. Ayrıca duygular arası geçiş belli bir çizgide ilerliyor. Mutluluk, aniden özleme dönüşmüyor ya da özlemden bir anda kavuşma olmuyor.

Sabırlı, sakin, zarif bir yolculuk gibi okudum kitabı. Kitap, okumayı tadında bıraktırıyor. Bu sebeple kapağını kapattığımda yolcuğun tamamlanmış olmasından memnundum.

Keyifli okumalar.