Onaylı Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
26 Nisan 2024
Yazmak ve boyamak hiç bu kadar eğitici ve eğlenceli olmamıştı.
Gülay Yener, kitabının ortaya çıkış amacı olarak “Türkçemizin zenginliklerine ışık tutarak sizlere dilimizi daha iyi öğretmek ve günlük yaşantımızda birbirine sıkça karıştırılan atasözleri ve deyimlerin farklı yapılarını sıkılmadan öğrenmenize destek olmaktır.” şeklinde bir açıklamada bulunuyor. Haksız da sayılmaz.

Çok eski zamanlardan bu yana bir birikimle oluşmuş dilimizde atasözleri ve deyimler oldukça geniş bir alan kaplıyor. Bu zengin birikimi de gelecek nesillere aktarmak, çocuklarımıza öğretmekle başlıyor. Yener, kitabında bu öğretimi oldukça keyifli hâle getirmiş.

Boşluk doldurmalı, eşleştirmeli etkinliklerin yanında bir de kompozisyon yazmak için alanlar da bırakılmış. Ayrıca mandala kısımlarının da bulunduğu kitap, çocukların ellerinden düşmeyecek gibi görünüyor.

Keyifli okumalar, eğlenceli çalışmalar.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
25 Nisan 2024
Çıkmaz Sokak Sohbetleri, okuduğu okula seneler sonra idealist bir öğretmen olarak dönen yazarın anıları ve şiirlerinden oluşan tatlı sohbet havasında bir kitap. Okurken sıkılmak bir yana herkes kendi çocukluğundan bir parça bulacağını düşünerek okuyacaktır. Beden eğitimi ve spor öğretmeninin seksenlerde çocukluğunu, doksanlarda gençliğini geçirdiğini görüyoruz. Her ne kadar zor zamanlar yaşansa da “yaşadım” diyebilmeye değer bir dünya olduğunu gösteriyor. Bu bir kişisel gelişim kitabı değil. Anılar kitabı. Aralara kendi yazdığı şiirleri dahil etmiş yazar. Zile’de öğretmenlik yapıyor ve bunun etkisiyle yöresel sözcüklerle tatlandırılmış bir üslubu var. Çay, kahve eşliğinde okumalık. İdeallerini gerçekleştirme yolunda önüne çıkan birçok engel olacak elbette ama engellerle başa çıkmak imkânsız değil. Aşılmıyorsa görmezden gelinerek omza yük olmasından kaçınılabilir. Kaldı ki ders hareketsiz durulacak bir ders değil. Beden eğitimi… Okuru bol olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
25 Nisan 2024
Çıplak Ayaklı Kraliçe, herkesin bildiği, dinlediği, en azından adına aşina olduğu Shakira’dan başkası değil. Bu kitap, onun hayatını anlatıyor. Oldukça iyi bir biyografi olmuş. Sıkıcı değil, akıcı. Yer yer kısa soru cevaplara yer verilmiş, anılar anlatılmış, onun hakkında söylenen sözler, cümleler tadında alınmış ve kitapta kullanılmış. Hayranı değilim ama kitabı okuduktan sonra hayranı olabilmişim, ilk gençliğimi ona hayran olarak geçirebilirmişim, diye düşünmedim değil. Yazar bu kitabı sıradan bir biyografi olarak yazmamış, okuduğunuzda fark edeceksiniz ki kendisi tam bir Shakira hayranı. Size onu sevdirmeye çalışmıyor, öyle güzel ifade etmiş ki sevgisini sevesiniz geliyor zaten. İnişli çıkışlı yaşamından etkilendim. Çok küçük yaşta başladığı şeyin peşinden gitmesinden de. Birçok engel çıkacak elbette ama hiç vazgeçmeyecek göreceksiniz. En çok etkilendiğim ise kültürüne fazlasıyla saygı duyması. Bu biyografiden ziyade bir kişisel gelişim kitabı olarak da okunabilir…
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
25 Nisan 2024
Farklı şiir türlerine örnek birçok şiirin oluşturduğu bir kitap. Çanakkale Destanı ile başlıyor, hiç de yabana atılmayacak bir dili var. Epik şiirle başlayıp lirik şiirle devam ediyor, satirik şiirler de büyük yer tutuyor. Ölümün ve yaşamın, tanrının, meleklerin sorgulandığı şiirleri ayrıca beğendim. “Biz tanrıları ölümsüz yarattık, onlar bizi ölümlü…” ifadesi oldukça güçlü bir şiir dili örneği. Nâzım Hikmet’e, Orhan Veli’ye, Melih Cevdet’e yazılan şiirlerde onların şiirini içselleştirdiği anlaşılıyor. Bunları okuduğumuzda da şiirin, okunmadan yazılmayacak bir tür olduğunu görüyoruz. Okunan ve düşünülen her şey şiiri besliyor ve okunur kılıyor. Kalıcı olup olmayacağı da okurun ulaşıp kapması ile orantılı. Toplumsal olayların da mesele edildiği şiirler var. Şiirin bir amacı yoktur, diyenlerin karşısında durabilecek şiirler var. Günümüzde kimsenin değinmediği sorunları ele alıyor Erdal Erkut. Bir amacı muhakkak olmalı. Okuru bol olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
24 Nisan 2024
“Yüreğine, yüreğine çok dikkat et!” dedi o patlak gözlü yaşlı Çingene.
Karadeniz’i birçoğumuz yeşilliği ve hırçın deniziyle biliriz. Davulun sesi uzaktan bizlere hoş gelmiş olacak ki orada yaşayan Metin Kondel duruma farklı bir açıdan bakıyor. Gezi yazılarından oluşan eserinde şehirleşmenin boğucu havasından sıyrılıp “doğanın dili üzerinden konuşmaya” okurlarını davet ediyor. Yaylaların serinliğinde yürüyüp tanıdıklarla sıcak çayın sohbetine katılmak da bizlere kâr kalıyor.

"Yolun aşağı tarafında görüntüsü soyut bir resim gibi anlamsız, üstü buzla kaplanmış küçük bir ırmak vardı. Kıran Yayla yolundaki eski bakkala kadar pürüzlü karların üzerine basıp "kart kurt !" diye yürüdük. (....) Sonunda Kıran Yayla'nın girişine gelip durduk. Ahmet neşeli bir dağ keçisi gibi karla kaplı eteğinde zikzaklar çizip yukarılardan bize bakınca Vızvız Tepenin adıyla tezat yüceliğine ayılmış olduk."

Keyifli okumalar.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
23 Nisan 2024
Aştan hayata, hayattan sorgulamaya, sorgulamadan değerlendirmeye şiirlerin yer aldığı bir eser. Eser, yaşanmışlıklar üzerine yazıldığı intibaını vermektedir. Çocukluk yılları ile mukayeselerin yapıldığı şiirler buna delalet etmektedir. Şair her şair gibi melankolik ve geleceğe ümitle bakmak istemekte. Çocukluğun masumiyeti, hayata dair sorgulamalar, iç çekişler ve satır araları bir arayışa işaret etmektedir. Her arayışta “O” karşısına çıkıyor olmalı ki adını vermiş şiir kitabına. (Dildâde: Gönül veren, aşık) Aşktan sevdaya geçtim dese de imbikten geçen sevda şiirleri sunulmadığına göre şairin sevdası bir özlem olmalı. “Ölümdür/anasızlık-babasızlık;/Ölümden beter/anayasasızlık!” örneğinde olduğu gibi şairin politik değerlendirmeleri kılıç gibi keskin ve acıdır. Şiirler tam anlamıyla kıvamını bulmasa da gelecek vaat etmektedir. Kâriler şairden özlemini duyduğu sevda şiirlerini beklemektedir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
22 Nisan 2024
Otellerin, konaklama alanlarının sınıflandırılmasında, değerlendirilmesinde dikkate alınması gereken hususların bütün detaylarıyla sunulduğu bir çalışma. Turizm tesislerinin sınıflara ayrılması, otellerin kendilerini tanıtmaları, hizmetten yararlanacak olanların tercihlerini belirlemeleri ve idarelerin işlemlerini yönetmeleri için tanımlamalara ve yönergelere ihtiyacı vardır. Mevcut tanımlama yöntemlerinde, puan barajına veya asgari niteliklere dayalı veya her ikisinin karma hâli sistemler uygulanmaktadır. Hizmeti satın alanların, neyi istediklerine dair karar verebilmelerini kolaylaştıracak, önlerindeki puanlama sisteminde tercih seçenekleri bulunmakta. Tesislerde, mekân ve hizmet olmak üzere iki ana yön bulunması nedeniyle, bu sistemlerin her ikisini de ölçmesi beklenir. Sınıflandırmadaki başarı, işletme ve müşteri memnuniyetine bağlı olarak turizm faaliyetlerinin başarısını sağlar. Bu verilerden işletmeler de hizmet alan da faydalanacaktır.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
22 Nisan 2024
Kitap, adından da anlaşılacağı üzere çay molası ile okunacak cümleler, mısralar ve birkaç şiirden oluşuyor. Çayınızı almayı unutursanız sürekli çay edebiyatı yapıldığı için hatırlayıp alacaksınızdır zaten. Çay üstüne birçok şey söylendi, hak vermek lazım. Çayı en çok kim seviyor muhabbeti kavgaya kadar götürülür bir muhabbet ülkemizde. Bu kitapta da çay ve sevgisi üzerine birçok cümle ve mısraya rastladım. Bunun yanında kimi zaman öğüt veren kimi zaman sevgi sözleri var. Okuması kısa sürecek, çaya eşlik edecek bir kitap. İlk başlarda çaylı cümleler karşılayacak sona doğru değişse de yine bir yerde karşınıza çıkacak. Son sayfalardaki şiirler kitabın geneline göre daha farklı bir üslupla yazılmış. Tercihi kahveden yana olanlar pek tat almayabilir ama çaydan yana olanlar eline aldıklarında bitirip bırakacaklardır. Çayın demlenmesi ile sabrı ve olgunlaşmayı da ima etmiş. Yazmaya ve sevmeye dair, hayata dair ifadeler yazarın kendi anlayışından yola çıkarak yazdığı ifadeler...
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
22 Nisan 2024
Vesikalık, eskiyi unutmaya çalışan ama asla unutamayan bir karakterin hikâyesi. Okura seslenen müdahaleci bir anlatıcısı var. Zaman zaman mektuplar kurgulayıp hikâyeyi yönlendirmiş. Bazı şeylerin basit matematiği olduğundan söz ediyor, çok ders çalışırsan başarılı olursun; düzenli beslenirsen sağlıklı olursun, birini unutmak istersen unutursun, diyor ama karakter bu matematiği kendisi söylemesine rağmen unutmayı başaramıyor. Neyi unutmayı? Eski aşkları. Zaman zaman inançsız olduğunu dile getiriyor, inanca dair değer yargılarını sorguluyor, mantık arıyor… Kitabı okurken inanmayan ama inanmak isteyen, inanmak için bir ip bulsa ona tutunacak olan bir karakter gördüm. Bu meselesini çözse ya tamamen inanmayıp sorgulamayı bırakacak ve inançsız olmak sorumluluklarını alacak ya da inanmaya başlayıp soru işaretlerinden arınacak. Ya acısını çekmenin tadını hissedecek ya da matematiğini kurduğu kadar kolay unutacak. Şehirli insanın ızdırabı diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Öyle bir kitap.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Yanıtları Göster
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
22 Nisan 2024
Şiirler başlıksız olunca bütünlük arıyor insan ama yıldızlarla bölümlere ayrılmış şiirler birbirinden. Bütünlük tema olarak var. Her şiir karşısında biri varmış da ona yazılıyormuş gibi yazılmış. Hep vefasız, değer bilmez, âşığın aşkını görmemiş bir sevgili figürü var. Bütünüyle umutsuz âşığın şiirleri diyebiliriz bu şiirlere. Birkaçı sitemsiz, sadece aşkı dile getirse de arkasından gelen şiir ayrılık, aşk acısı şiirleri. En büyük ıstırap sevgilinin değer bilmemesi, anlamaması. Bunun etrafında bazen sevgiliyi çağıran bir üslup da görüyoruz. Şiirleri teknik açıdan inceleyecek olursam da şairin bir okur şair olmadığını, devrik cümlelerle mısralar kurduğunu söyleyebilirim. Kısa kısa, bir iki mısradan oluşan kısımlar da var içlerinde. Daha çok sevgiliye ya da eski sevgiliye yazılmış mektup niteliğinde şiirler. Bu üslubu, aşkın bu hâllerini okumayı seviyorsanız bu şiirleri de severek okuyabilirsiniz. Belki kendinizden bir şeyler bulur, platonik aşkınıza yazdıklarınıza benzetebilirsiniz.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla