Onaylı Yorumlar

Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
25 Nisan 2024
Şöyle bir soru hiç aklınıza geliyor mu: Neden dünyada en saygın otomobil firmaları Alman veya beyaz eşyada, makine sanayiinde hep Alman malları tercih ediliyor? Watson'ın bu monografisi bir ekonomi kitabı değil fakat Almanya'nın nasıl bir dünya devi olduğunu tarihsel-siyasal ve felsefi boyutta irdeleyen kapsamlı bir eser. II.Friederich ile başlayıp 1945 sonrasına uzanan ve Alman ruhunun nasıl geliştiğine ilişkin kapsamlı bir çerçeve sunan Watson, Almanya'nın nasıl ekonomik ve kültürel bir mucize olduğunu pek de mucizelere sığınmadan açık ve net bir perspektifle okuyucularına sunuyor. Kitabı okurken küçük Prusya'nın nasıl olup da muazzam bir imparatorluğun çekirdeği olduğunu anlıyorsunuz. 18.yy. da başlayan kültür ve eğitim hareketinin nasıl bir toplumu yeniden inşa ettiğini, dürüstlüğün ve verimliliğin daha 18.yy. da nasıl devlet memurları için bir şeref meselesi olduğunu gayet rahat idrak ediyorsunuz. Bir ulusun ve iki büyük savaşa rağmen bu ulusun neden yıkılmadığının hikayesi.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
25 Nisan 2024
Çıkmaz Sokak Sohbetleri, okuduğu okula seneler sonra idealist bir öğretmen olarak dönen yazarın anıları ve şiirlerinden oluşan tatlı sohbet havasında bir kitap. Okurken sıkılmak bir yana herkes kendi çocukluğundan bir parça bulacağını düşünerek okuyacaktır. Beden eğitimi ve spor öğretmeninin seksenlerde çocukluğunu, doksanlarda gençliğini geçirdiğini görüyoruz. Her ne kadar zor zamanlar yaşansa da “yaşadım” diyebilmeye değer bir dünya olduğunu gösteriyor. Bu bir kişisel gelişim kitabı değil. Anılar kitabı. Aralara kendi yazdığı şiirleri dahil etmiş yazar. Zile’de öğretmenlik yapıyor ve bunun etkisiyle yöresel sözcüklerle tatlandırılmış bir üslubu var. Çay, kahve eşliğinde okumalık. İdeallerini gerçekleştirme yolunda önüne çıkan birçok engel olacak elbette ama engellerle başa çıkmak imkânsız değil. Aşılmıyorsa görmezden gelinerek omza yük olmasından kaçınılabilir. Kaldı ki ders hareketsiz durulacak bir ders değil. Beden eğitimi… Okuru bol olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
25 Nisan 2024
Olayların geçtiği dönem Fransa'sında olan din savaşları, iç karışıklıklar, entrikalar ve saray ile asilzadelerin yaşamı arasında heyecan verici iki şövalyenin maceralarını anlatan 10 ciltlik bir tarihi romanın ilk cildi. Bence okumaya başlayınca kitap sizi içine çekiyor ve bırakamıyorsunuz. Olay akışı itibarıyla Fransa tarihi hakkında önemli bilgilere de ulaşabiliyorsunuz. Serinin ilk kitabı itibarıyla tarihi romandaki anlatım ve olayların akıcılığından pek memnun kaldım. Rus edebiyatı eserlerinin aksine genellikle bölümlerin giriş kısmında roman karakterleri hakkında kısa bilgi ile konular hakkında yazarın düşüncelerinin verilmesi romanın akıcılığına katkı sağlıyor. Serinin devamını da merakla okuyacağım gibi görünüyor. Kitabın baskısı güzel, bölümler sıkıcı olmayacak kadar uzunlukta belirlenmiş. Bazı kelime ve baskı hataları mevcut ancak kitabın genelinde göze batmıyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
25 Nisan 2024
Dünyasına bir şekilde dahil olduğumu düşündüğüm bir insanı yazar olarak karşımda görmek benim için çok şaşırtıcıydı.

Kitap Az TT serilerinde duygu dünyasına girince yaşadıklarımı hatırlattı. Baya kapkara bir kitap (çok severim).

Öyküler çok gerçek, duygular çok yoğun. “Kalemi nasıl olur ki?” sorusunun ve şüphesinin cevabı boğazımdaki düğümlerde.

Özellikle kendisini değersiz hissettiren bir ilişkiden zorda olsa, uzun yıllar da sürse kurtulduğu “Arkada Yaylılar Çalıyor” öyküsü çok başarılı.

Ama favori öykülerim çok sevilen arkadaşlara veda ağıtları “Kızgın Şeylerin Altında” ve “Aptallar.

Bu arada “Ciddiye Aldığım Şeyler” öyküsünde Fournier etkileri var bence. Tam onun anlatacağı şekilde bir kurtulmaya çalışma anlatısı.

Ayrıca kitabın özenli baskısı da okur Melikşah’ın diğer okur arkadaşlarına bir teşekkürü bence. Yani ben öyle algıladım.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
25 Nisan 2024
Çıplak Ayaklı Kraliçe, herkesin bildiği, dinlediği, en azından adına aşina olduğu Shakira’dan başkası değil. Bu kitap, onun hayatını anlatıyor. Oldukça iyi bir biyografi olmuş. Sıkıcı değil, akıcı. Yer yer kısa soru cevaplara yer verilmiş, anılar anlatılmış, onun hakkında söylenen sözler, cümleler tadında alınmış ve kitapta kullanılmış. Hayranı değilim ama kitabı okuduktan sonra hayranı olabilmişim, ilk gençliğimi ona hayran olarak geçirebilirmişim, diye düşünmedim değil. Yazar bu kitabı sıradan bir biyografi olarak yazmamış, okuduğunuzda fark edeceksiniz ki kendisi tam bir Shakira hayranı. Size onu sevdirmeye çalışmıyor, öyle güzel ifade etmiş ki sevgisini sevesiniz geliyor zaten. İnişli çıkışlı yaşamından etkilendim. Çok küçük yaşta başladığı şeyin peşinden gitmesinden de. Birçok engel çıkacak elbette ama hiç vazgeçmeyecek göreceksiniz. En çok etkilendiğim ise kültürüne fazlasıyla saygı duyması. Bu biyografiden ziyade bir kişisel gelişim kitabı olarak da okunabilir…
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Muhammed Demir
25 Nisan 2024
Farklı şiir türlerine örnek birçok şiirin oluşturduğu bir kitap. Çanakkale Destanı ile başlıyor, hiç de yabana atılmayacak bir dili var. Epik şiirle başlayıp lirik şiirle devam ediyor, satirik şiirler de büyük yer tutuyor. Ölümün ve yaşamın, tanrının, meleklerin sorgulandığı şiirleri ayrıca beğendim. “Biz tanrıları ölümsüz yarattık, onlar bizi ölümlü…” ifadesi oldukça güçlü bir şiir dili örneği. Nâzım Hikmet’e, Orhan Veli’ye, Melih Cevdet’e yazılan şiirlerde onların şiirini içselleştirdiği anlaşılıyor. Bunları okuduğumuzda da şiirin, okunmadan yazılmayacak bir tür olduğunu görüyoruz. Okunan ve düşünülen her şey şiiri besliyor ve okunur kılıyor. Kalıcı olup olmayacağı da okurun ulaşıp kapması ile orantılı. Toplumsal olayların da mesele edildiği şiirler var. Şiirin bir amacı yoktur, diyenlerin karşısında durabilecek şiirler var. Günümüzde kimsenin değinmediği sorunları ele alıyor Erdal Erkut. Bir amacı muhakkak olmalı. Okuru bol olsun.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (1)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
24 Nisan 2024
Okul öncesi hatta okul döneminin başında olan çocukların duyguları öğrenmesi ve bunu somutlaştırarak yapması adına gerçekten yaratıcı bir yöntem seçilmiş. Duygular içimizde büyüyen balonlardır ve şişmesi de sönmesi de bizim elimizdedir. Sincap Kitap'ın en sevdiğim serisi bu sanırım ve her elime bu seriden bir kitap aldığımda öğrencilerim heyecanlanıyor çünkü içinden mutlaka bir balon bir de sayfa üzerlerine entegre edilmiş mektuplar ve mektuplar üzerinde sorular bulunuyor. Korkma duygusunun nasıl oluştuğu, nasıl baş edilebileceği üzerine yazılmış sıcak bir hikaye ve açıkçası her okul öncesi öğretmenin kitaplığında olmalı diye düşünüyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
24 Nisan 2024
“Yüreğine, yüreğine çok dikkat et!” dedi o patlak gözlü yaşlı Çingene.
Karadeniz’i birçoğumuz yeşilliği ve hırçın deniziyle biliriz. Davulun sesi uzaktan bizlere hoş gelmiş olacak ki orada yaşayan Metin Kondel duruma farklı bir açıdan bakıyor. Gezi yazılarından oluşan eserinde şehirleşmenin boğucu havasından sıyrılıp “doğanın dili üzerinden konuşmaya” okurlarını davet ediyor. Yaylaların serinliğinde yürüyüp tanıdıklarla sıcak çayın sohbetine katılmak da bizlere kâr kalıyor.

"Yolun aşağı tarafında görüntüsü soyut bir resim gibi anlamsız, üstü buzla kaplanmış küçük bir ırmak vardı. Kıran Yayla yolundaki eski bakkala kadar pürüzlü karların üzerine basıp "kart kurt !" diye yürüdük. (....) Sonunda Kıran Yayla'nın girişine gelip durduk. Ahmet neşeli bir dağ keçisi gibi karla kaplı eteğinde zikzaklar çizip yukarılardan bize bakınca Vızvız Tepenin adıyla tezat yüceliğine ayılmış olduk."

Keyifli okumalar.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (2)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
23 Nisan 2024
Aştan hayata, hayattan sorgulamaya, sorgulamadan değerlendirmeye şiirlerin yer aldığı bir eser. Eser, yaşanmışlıklar üzerine yazıldığı intibaını vermektedir. Çocukluk yılları ile mukayeselerin yapıldığı şiirler buna delalet etmektedir. Şair her şair gibi melankolik ve geleceğe ümitle bakmak istemekte. Çocukluğun masumiyeti, hayata dair sorgulamalar, iç çekişler ve satır araları bir arayışa işaret etmektedir. Her arayışta “O” karşısına çıkıyor olmalı ki adını vermiş şiir kitabına. (Dildâde: Gönül veren, aşık) Aşktan sevdaya geçtim dese de imbikten geçen sevda şiirleri sunulmadığına göre şairin sevdası bir özlem olmalı. “Ölümdür/anasızlık-babasızlık;/Ölümden beter/anayasasızlık!” örneğinde olduğu gibi şairin politik değerlendirmeleri kılıç gibi keskin ve acıdır. Şiirler tam anlamıyla kıvamını bulmasa da gelecek vaat etmektedir. Kâriler şairden özlemini duyduğu sevda şiirlerini beklemektedir.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Harun YILDIZ
23 Nisan 2024
Son dönemlerde karşı karşıya kaldığımız hem küresel hem de bölgesel sorunlar üzerine dikkat çekici bir araştırma. Aslında dinler tarihçiliği formasyonu daha yüksek gözüken yazarın bu çalışmada biraz daha serbest bir şekilde kalem oynattığı görülüyor.

Eser, küreselleşme söylemi, batı kültür ve medeniyetinin çoğulculuk yanılsaması, İslam Batı ve terör, fundamentalist ve reformist Yahudilik, mesihi bir hareket olarak Sabatayizm, Hıristiyanların Hz. İsa üzerine farklı yaklaşım ve çelişkileri, Moon kilisesi ve Türkiye, misyonerlerin görev alanları ile genel taktik ve stratejileri, dinler arası diyalog denen şeyin gerçek mahiyeti, İslam dünyasının geri kalmışlığı üzerine olmak üzere hem güncel hem de tarihsel boyuta sahip olan tartışma konularını sürükleyici bir üslupla ele alıyor.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla