Onaylı Yorumlar

Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
19 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
İclal Aydın'ın kitapları olduğunu öğrenince dedim ki içten içe "Ya yazarsındır ya da oyuncu. bir koltukta iki karpuz taşınmaz ki" Ah, bütün bu sözlerimi yuttum. "Salkım sokak No:3" kitabıyla tanıdım, yönünü duygularıyla belirleyen kıymetli yazarımızı, ve o kitabı aldım kalbimin en güzel rafına koydum.
Ardından, 'Üç kız kardeş' 'Kalbimin can mayası' kitaplarını okudum, ve şimdi de "Bunu sen oku".
Okudum. Ancak bu kadar yüreğime dokunabilirdi, ancak bu kadar gözlerimi yaşartabilirdi.
Kendi kişisel menkıbesini yazmış diyebiliriz. ama ne yazmak... Anladım ki, Kimse zirve gördüğümüz yerlere, çiçek bahçelerinden, güle oynaya, koşarak, hemencecik ulaşmıyor. Düşüyor, dizi kanıyor, gözleri yaşlara aşina oluyor... ama pes etmiyor. Hayatta hiç bir şey emeksiz olmuyor. Hissedilerek yazılan her satırın, hissedilerek okunduğuna çok inanırım. ne çok hissetmişsiniz, ne çok ağladım okurken...
Ah, kaleminiz daim olsun.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum  1
Bildir
Hezarfen
Hezarfen
Bilgi İçin 
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
19 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Aşırı yorum mudur yoksa her okuyan da zaten bunu mu anlıyordur bilmiyorum ama hayatın o engebeli, inişli çıkışlı yapısı porselen bir tavşanın yaşam yolculuğuyla gözler önüne serilmiş. Hayatımıza girip çıkan onca insan, sadece kendi algısı kadar hayatımızda iz bırakıyor. Hani “Takıldığımız beş insanın ortalamasıyız.” sözü var ya… İşte, hayatımızı birlikte geçirmek zorunda olduğumuz insanların bizde bıraktığı izlerle, biz olarak kalmaya çalışıp özümüzü unutmadan bir yaşam mücadelesi vermeye çalışıyoruz. Kimi zaman o dayanacak gücü kendimizde bulamadığımızda biri çıkıyor karşımıza -Tabii bu Lucius Clarke olmuyor.- ve kırılan parçalarımızı -şey pardon kırılan kalbimizi- tamir etmeye çalışıyor. O zaman hayata yeniden tutunup kaldığımız yerden devam etmeye başlıyoruz. Kitabın bir diğer efsane olan tarafıysa anlatıları bu kadar gerçekçi kılan resimlerdi. Öylesine derinlerdi ki… Okuyun, okutun.
Yanıtla
4
0
Destekliyorum  2
Bildir
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
19 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
John Fante bana hep Bukowski'yi andırırdı. Yahut Bukowski bana hep John Fante'yi andırırdı. İkisinin de tarzının da yaşamının da çok benzer olduğunu düşünürdüm hep.
Sonra bu kitabı okuduktan sonra farklarının dikkate değer olduğunu düşündüm.
Toza Sor kitabında ana karakter kendi dünyasının bir kısmını anlatırken duygusallığını ve bunun kendisini nasıl etkilediğini, bazen aldığı kararların ve bu kararlar neticesinde yaptıklarının pişmanlık uyandırıcı olduğunu sıklıkla sezdirir bize. Ana karakter Bandini, büyük bir yazar olmak istemekte ve bundan daha fazla istediği hiçbir şey olmamakta olan, idarelik şartlarda yaşayabilen, eline geçeni çoğunlukla ahmakça harcayan tez canlı bir adam. Aşık mı takıntılı mı yoksa kendi de tam olarak ne olduğunu bilmiyor mu bilmiyorum. Okuyarak siz de kendiniz kişisel görüşlerinizi oluşturun derim. Büyük beklentilerle okumamanızı da rica ederim.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum  1
Bildir
Hezarfen
Hezarfen
Bilgi İçin 
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
18 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Peygamber Efendimizin sütannesinin yanında geçirdiği dönemden başlayarak, annesine ve dedesine teslim edilmesiyle devam ediyor. Ardından ilk gençlik yıllarında Hz. Hatice ile yollarının kesiştiği ana kadar uzanıyor.

Çizimleri gerçekten çok başarılı buldum. Kurgusu da ilk kitaba göre çok daha akıcı, ilgi çekici ve etkileyiciydi. İki kitap arasında favorim kesinlikle 2.si oldu bu da serinin giderek daha da güzelleşeceğini düşündürerek heyecanımı arttırdı.

Peygamber Efendimizin çocukluk ve gençlik yıllarında ne kadar dürüst, iyi niyetli ve iyi kalpli olduğu; yaşıtlarına ve büyüklerine saygısı, hayvanlara ve çevresine olan duyarlılığı kitapta çok güzel yansıtılmış. İnsanların ona duyduğu güvenin, “Muhammedü’l Emin” ismini nasıl hak ettiğinin altı özenle çizilmiş. Tüm insanlığa rol model olarak yaşamış olan Efendimizi, çocukların tanıması ve rol model alması adına sunulabilecek çok güzel bir kitap olmuş.
Üçüncü kitabı heyecanla bekliyorum.
Yanıtla
2
0
Destekliyorum  1
Bildir
Hezarfen
Hezarfen
Bilgi İçin 
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
18 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Kitap kısa öz bir anlatıma sahip. Özellikle ebeveynlerin sıkışıp kaldığı noktalarda onlara rehberlik ediyor ve ebeveynlikte sıklıkla görülen sabırsızlık, kibir, acziyet, korku gibi duygular temel alınarak pratik ve uygulamalı alıştırmalar sunuyor. Sakın zamanlarda hepimiz iyi insanlarız mesele kriz anlarında nasıl birine dönüştüğümüz ifadesi bile kitabı okumaya yeter sebep kılıyor. Kriz anları insan için bir eşik kriz anlarında kendimizle yüzleştiğimiz zaman bu kriz anları insanın değişimine olumlu anlamda kapı aralanır vurgusunu özellikle dikkat çekiyor. Kitap kesinlikle sıkmıyor. Çözüm odaklı bir ebeveynlik kitabı arıyorsanız kesinlikle tavsiye ederim.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum  1
Bildir
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
18 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Hiç ummadığınız bir zamanda ummadığınız biriyle tanışsanız ve başlasanız birbirinize hayat hikayelerinizi anlatmaya. Bu paylaşımda birbirinizin yaralarını sardığınızı fark etseniz, aslında ne kadar çok ihtiyacınız olduğunu dinlemeye ve anlatmaya. Anlasanız ki "tesadüf" diye bir şey yoktur. Sizin onunla yollarınızın kesişmesi bir tesadüfün çok daha ötesindedir.
Selime teyze her şeyini geride bırakıp bir köyde yaşamaya başlamıştır. Çocuklarına kırgınlıkları, küslükleri, yaşadıkları onu her şeyden kaçmaya sürüklemiştir. Meltem de hayatı boyunca yalnızdır. Annesi onu bırakıp kaçmıştır. Babası da yanına almamıştır. Babaannesi ve dedesi de vefat edince yalnız kalmıştır. İşte bu iki hayat bir sohbette kesişir ve sarılan yaralar olur sohbet sonunda. O sohbet iki yürekte de saklı nice sırları çıkarır ortaya.
Ertelediklerimizi, önemsiz diye düşünülen detayların aslında basit olmadığını, bizim için değerli insanlara bir kez daha sarılmak için beklemememiz gerektiğini hatırladık.
Yanıtla
6
0
Destekliyorum  3
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
18 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Geçmişte ve bugün dünyadaki bazı ülkelerin uğradığı felaketlerin, kötü olayların neredeyse hepsi bir bir İrlanda'nın başına gelmeye başlıyor. Ülke hızla iç savaşa sürükleniyor, gelişmeleri kocası gözaltına alınan ve dört çocuğuyla ortada kalan Eilish'in hikayesi üzerinden izliyoruz. Yazarın pek de gizleyemediği bir alt metni var: "Bu felaketler bizim başımıza gelseydi neler hissederdik?" Bu 'empati' topunu duvara asıyor ve romanın sonunda o top patlıyor! Mültecilik üzerine bir roman da diyebiliriz.

Uzun cümleleriyle, çok işlevli virgülleriyle, şiirden el alan yazım tekniğiyle sıra dışı bir roman.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum  1
Bildir
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
17 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Romanın merkezinde Ali Rıza var.

Rahmetli Aziz ve Nergis Kadın'ın oğlu. Annesi onu şehirde yatılı okumaya gönderiyor. Çünkü onun kalem tutan, vicdanlı, cesur bir insan olmasını istiyor. Ali Rıza, tam da böyle birine dönüşüyor. Okulunda sevilen bir öğrenci oluyor, edebiyatla tanışıyor, yazmaya başlıyor.

Ama hayat herkes için olduğu gibi onun için de kolay akmıyor. Annesinin vefatıyla birlikte zor günler yaşıyor.

Kitap boyunca onun çocukluğuna, öğretmenliğine, yazarlığına ve iç dünyasına konuk oluyoruz.

Yazar o kadar samimi, akıcı ve sade bir dille anlatmış ki bazı cümlelerde durup düşündüm, bazılarını tekrar tekrar okudum.
Yanıtla
3
0
Destekliyorum  4
Bildir
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
17 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Osprey’in standart formatında ve bir çizginin altına düşmeyen kalitesinde Samet Özgüler'in uzman tercümesiyle bu eser, Antik çağa ve Julius Caesar'a ilgi duyanlara iyi bir başlangıç.Caesar gibi askeri tarihe tarihe damgasını vurmuş bir isim üzerine yazılmış eserin çokluğu düşünülünce,(Shakespeare ve Nietzsche gibi!) yazar,bence biraz daha fazla kaynaktan alıntı yapabilirdi.Diğer taraftan, konu askeri tarih olduğundan,antik çağdan başlayarak,Sun Tzu,Clausewitz gibi isimlerin yanına, Liddel Hart, Fuller ve John Keagan’ı ekliyor.Özellikle de John Keagan’nın “olağanüstü komutan” prensipleri ışığında, neredeyse beş sayfalık, bir değerlendirmesi var ki, bunu antik çağlara ilgi duymayan askeri tarih meraklılarına bile tavsiye ederim. Mütercimin dilini şahsen bazı yerlerde ağdalı buldum.Bir de "son okuma” esnasında bazı harf hataları gözden kaçmış ve bir resmin yanında yer alan İngilizce metin tercüme edilmemiş.Ana hatlarıyla, tüm askeri tarih meraklılarına tavsiye edeceğim bir seri.
Yanıtla
1
0
Destekliyorum  1
Bildir
Kitapkurdu
Kitapkurdu
Bilgi İçin 
Editorün Seçimi Bu yorum Kitapyurdu editörleri tarafından faydalı bulunarak öne çıkarılmıştır.
Bilgi İçin 
17 Ekim 2025
Satın Alma Onaylı Bu ürün yorum sahibi tarafından satın alınmıştır.
Mustafa Kutlu’nun kaleminden vücut bulmuş, farklı yaşam tarzlarına sahip insanların bir otelde kesişen hikâyeleri. Her biri ayrı bir dünyadan, ayrı bir hikâyeden süzülüp gelmiş. Bu anlatılar kısa kısa, sıcak dokunuşlarla aktarılmış; adı üstünde, hikâye bunlar. Kimi zaman taşradan gelen bir insan manzarası seriyor önümüze, kimi zaman da mektepten çıkmış bir profesörün hikâyesini anlatıyor. Her birinde hayatın farklı renkleri, insanın kendisiyle ve çevresiyle olan mücadelesi var. Kutlu’nun satır aralarında yankılanan bir hakikat var: “Dünya boş; insan ömrü varsa, ihtiyarlık şerbetini zaten tadacaktır.” Hayat gelip geçiyor, geriye kalan tek şey ise bir muhabbet kapısı. İşte o kapının etrafında dostluklar, dayanışmalar filizleniyor; ezgiler söyleniyor, gönüller ısınıyor. Yazar, bir yandan bu sıcak hikâyeleri anlatırken diğer yandan da günümüz insanını eleştiriyor. Modern hayatın soğukluğuna, yalnızlaşan kalplere ve yitip giden değerlere ayna tutuyor. Akıcı, sade ama derinlikli bir kitap.
Yanıtla
8
1
Destekliyorum  6
Bildir