Memo, bir destan Dersim’de... Dersim dağlarının kokusunu, destanını, tarihini buram buram bize veren mükemmel bir eser. Ya Cemo... Cemo ile Memo kardeştirler zaten roman olarak. Memo, Cemo temeli üzerine kurulur. Cemo’da üç bölüm var: Cemo’nun babası Cano’nun anlattıkları, Cemo’nun anlattıkları, Memo’nun anlattıkları... Ama durum Memo’da değişir. Memo’da sadece Şıh Kızı Senem anlatır olanları. Memo iki aşk arasında kalır. Bir tarafta ilk sevdalandığı Sinem, diğer yanda da Cemo’su. Ben Cemo’yu daha çok sevdim Sinem’den. Ama Memo, Sinem ile birlikte kalır. Cemo’yu bulduğunda Cemo, Sinem’i öğrenir ve kendini dağlara vurur. Ayaklanmaların arttığı sıralarda Sinem, oğlunu Cemo’ya teslim eder ve erinin yanına döner.
Kemal Bilbaşar’ın bu güzel romanını öncelikle çok farklı açılardan ele almak gerektiği önemli bir gerçektir. Cemo ile bağlantısı, tarihsel olaylara bakış açısı, yörenin kültürünü ve dilini yansıtışı, Dersim bölgesi insanının olaylara yaklaşımı... Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, yazar; Dersim için yapılmak istenenleri Memo’nun ağzından bize haklı olarak gösteriri. Yıllardır şıh, seyit, ağa düzeniyle kanı emilen halkın artık kendi toprağının efendisi olarak daha rahat ve özgür yaşayacağı üzerinde durulur. Halktan cer, öşür, evlilik kirası, otlak kirası gibi adlar altında alınan paraların halkı ağalara mecbur kıldığı; halkın ağasız yaşamayacağı olgusunun onlara aşılanması bölgede yenilikleri engellemiştir. Ayrıca yapılmak istenenler ne kadar da iyi niyetli görünse de uygulanma aşamasında devlet görevlilerinin gösterdiği becerisizlikler de halkı yıldırmıştır. Ve sonunda da ayaklanma olmuştur.
Memo, bu ayaklanmalara karşı hep direnci sembolize eder. Oba oba dolanıp halka sözüyle, sazıyla gerçekleri anlatmaya çabalar ama iftiraya kurban giderek en sonunda o da asılır. Gerçekten de mükemmel bir roman. Elimde sayfa sayfa erirken bitmesine üzüldüm. Anadolu sevdalısı bir okura Anadolu’yu bu kadar güzel anlatan birkaç yazardan biridir Kemal Bilbaşar.