latin yazarlara karşı biraz ön yargım vardır. biraz abartıldıklarını düşünürüm hep. mesela borges gibi. bu sebeple gabriel garcia marquez e de ön yargıyla baktım hep ve bir kitapkurdu olmama rağmen eserlerini okumamakta ısrar ettim. ama bütün yazarlar hakkında bilgi sahibi olmam gerektiği hissi bana zorla yüzyıllık yalnızlık kitabını aldırdı. marcel prousttan sonra en muhteşem yazarla karşılşatırdı beni bu özelliğim. cümle kurgularına, hayalsi, alaycıı, büyülü kurgusuna hayran kaldım. ve açıkça söylemem gerekirse kurgu açısından proustttanda bir adım önde. sadece yazının ahlaksal yönü kültürümüze ters. çünkü aile içi ilişki sözkonusu, teyze yeğen yada hala yeğen. birde aynı kadından bir kaç kardeşin çocuğu oluyor (pilar tenneradan). ama yazar diyor ki büyülü bir gerçeklik benim tarzım. ve bunlar var ve yazmak zorundayım. evet gerçekten latin amerikanın sadece toprak ve madenlerini değil, ahlakınıda sömürmüştür batı. babası belli olmayan bir sürü çocuk türemiştir. özelliklede melez ırk böyle oluşmuştur buda yadsınamaz. ilkel pağan dinle hırıstiyanlığın karmakarışık bir ilişkide bulunduğu bir din türemiştir latin amarekida . buda ahlaki ve aile bütünlüğünü koruyamamıştır. her neyse. ama yazarın kurgusu ve cümlelerin, kelimelerin valsi beni çok etkiledi. hemen bir kaç kitabın daha alacağım yazarın. ya kredi kartı kesim tarihi ne zamandı?