Doğayı seviyoruz çünkü insanın yüksek mühendislikle kurduğu hayat formu her geçen gün ruhumuza daha fazla işkence ediyor.
Kendimizi yaylalara atma isteği duyuyoruz çünkü Karadeniz’deki şehirlerin hepsi birer açık tımarhane durumunda. İnsan ruhuna batan birer Alcatraz hapishanesinden farksızlar.
İşte bütün bu yorucu gezilerin esas kaynağı bu sebeplerdir; modern hayatın sakatladığı ruhlarımızı tanrının mühendisliğine dönüp bir parça tedavi etmeye çalışmak ve böylece atalarımızın yaşadığı mekânlar üzerinde gezip onlarla doğanın dili üzerinden konuşmak, onların ruhunu anlamaya çalışmak.