Modern insanın çevreyi Tanrısız okuma girişimi çevre ve iklim krizine neden olmuştur. Oysa inanan bir insan çevresine bakarken Tanrısal bir evrenin müşahedesi içerisindedir. Bilim yapmak bu müşahedeyi bozmadığı gibi elde edilen bilimsel sonuçlar da bu müşahedeye aykırı değildir. Çünkü bugün bilimin ortaya koyduğu sonuçlar evrene dair insanın şaşkınlığını ve hayretini daha da artırmaktadır. Bu da evrenin maddi yönden tam olarak bilinemez olduğunun göstergesidir. Oysa aklen evrenin bilinmesi ve anlamlandırılması daha kolaydır. Eğer evren Tanrı’nın karşısında, paralelinde ve uzağında konuşlandırılırsa her ikisinin de bilinemez olarak kalacağı söylenebilir. Oysa Tanrı evreni metafizik anlamda her yönden kuşatmaktadır ve hatta ikisi arasında metafiziksel bir özdeşlik kurulabilir. İşte kozmolojik ve teleolojik delilin Tanrı’nın varlığına işaret etmesi bu anlamda olabilir.
Tanrı’nın varlığı meselesi, O’nun kabul edilmesi veya reddedilmesi insanın düşünce dünyasının, en önemli meşguliyetlerinden birisini teşkil eder. Bu sebeple, O’nun varoluşu yönünde bilgi elde etmek için deliller getirilmiş, bu delillere itirazlar edilmiştir. Getirilen delillerin maddî âleme ilişkin olan en büyüğü ise, bizzat evrenin kendisi ve onun içindekiler, yani çevremizdir. Bunun dışındaki ikinci delil ise, birincisinden özü itibariyle farklı olan zihnimizdir. Bu kitap çevreden hareketle kozmolojik ve teleolojik delil bağlamında Tanrı ispatlamasını konu edinmektedir.