Etobur-Otobur İkilemi Hakkındaki Yorumlar

Dünyanın gelmiş geçmiş en önemli tarım ve gıda kitaplarından birisidir bu kitap. Ulusal yeme bozukluğumuz başlığıyla amerikan yemek kültürüne gönderme yaparak başlar, daha sonra bu kültürün oluşmasını sağlayan tarım ve gıda zincirlerini araştırmasıyla çıkan bulguları anlatır. Tarımın nereden nereye geldiğini, kitlesel tarımın zararlarını anlatır. Bu kitapta yer alan şu ifade bile çok değerlidir: Bir çiftçinin doğru tarım yapıp yapmadığını, tarıma nasıl baktığını anlamanız için kütüphanesinde olan kitaplara bakmanız yeterlidir. Muhteşem bir araştırma sonucunda, size sadece akşam yemeğinizi değil, marketlerde satılan pek çok paketli ürünün arka planındaki mevcut global dev gıda zincirlerini deşifre eder. Araştırma böyle yapılır, kitap da böyle yazılır. Muhteşem. Sadece gıda/tarım üzerine çalışanlara değil, bir araştırma kitabı nasıl yazılır’ı merak eden her akil okura ve kitaplardan gurme lezzet arayan okurlara öneririm.

Merakla okunan sürükleyici bir kitap, özellikle yediğimiz hemen hemen her şeyin mısır kaynaklı olması ilginç

Hep merak ettiğim bir konu hakkında tatmin edici bir kitap

Kitabı çok merak ediyordum. Okurken sinir olmaya başladım. Çünkü yediğimiz şeylerin içeriğini ortaya çıkarıyordu. Devam ettikçe tüylerim ürperdi. Gerçekleri öğrenmek istiyorsanız okuyun

değişik bilgiler var ama uygulama biraz zor.

Ters köşe kitaplardan biri. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. Mutlaka edinin çok keyifli.

Yeme alışkanlığınızı değiştirmenize sebep olabilir:))

yemegin etigi hakkinda merakimdan dolayi aldigim kitap. iyi islenmis konu.

Gerçekten sadece araştırma şeklini öğrenmek için bile kitap okunabilir. Amerika'nın tarım ve hayvancılığındaki politikaları ve altında yatan gerçekleri açık bir dille ortaya koyan yazar, kendisi de bizzat bu ikilemin içinde olduğunu yiyip içtikleriyle de ortaya koymuş. Sonunda ikisinden birinin (etobur/otoburluk) aklanması beklenmeden okunmalı diye düşünüyorum.

youtube'da yer alan ruhun doysun adlı kanalda Mehmet GÜRS'ü izlerken duydum bu kitabı okuduktan sonra yaa artık ne yiyebilirim nasıl sağlıklı besleneceğim dedirten yemeğin yolculuğunu ve aslında ne yediğimizi ,sağlıklı beslenmek için yerel ve mevsimsel beslenmenin önemi anlatıyor aslında kalın gibi gözüken ama sıkılmadan bir çırpıda okuyabileceğiniz güzel bir kitap

food inc belgeselini izledikten sonra aldım kitabı, belgeseli izlerken not almak istediğim tüm detaylar hatta fazlası var. beslenme düzenini değiştirmek isteyenlerin mutlaka okuması gerek.

çok değerli bir çalışma olmuş, kaynak kitap olarak bulundurulması gerekir diye düşünüyorum.

Kalın bir kitap, ama baştan sona kadar sürüklüyor ve bir bakmışsın bitmış! Insan olarak gıdadan ne kadar uzaklaşmışız meğer. Kitap yiyeceğe karşı tam bir farkındalık uyandırıyor. Keşke herkez okusa, herkez bu gıda sektörünün farkına varsa.

Bugün gelişmiş ülkelerde yapılamakta olan ve birçoğumuzu yediklerimiz konusunda kuşkuya düşüren tarımsal üretime mahkum muyuz? Hayır. Başka bir tarımsal üretim mümkün. Evet. Bu kitapta beni en çok etkileyen iki şeyden biri, Polyface ve benzeri çiftliklerde yapılan, doğadaki döngünün gerçeğe en yakın taklit edildiği tarımsal üretim biçimi oldu. Diğeri de; yazarın yazdıklarının hemen her cümlesini yaşayarak, birinci elden deneyimlerine dayanarak aktarması.

Kitabın tanıtımında da yazdığı gibi yemek yiyen herkes bu kitabı okumalı. Kitap "Ne yersek oyuz" deyimini tekrar akıllara getiriyor. Yediğimiz besinler -proteinler, karbonhidratlar , et-bitki nedir, ne değildir? anlamamıza yardım eden bir kaynak kitap. Yazar iyi bir araştırma sonrası bu kitabı kaleme almış. Öneriyorum.

çok değerli bir çalışma sağlıklı beslenme konusunda kütüphanede bulundurulmayı hak ediyor.