Japon Kültürü Hakkındaki Yorumlar

Onaylı Yorum Bu yorum, Onaylı Yorumcu tarafından yazılmıştır.
Japon Kültürü
Bozkurt Güvenç, mimarlık eğitimi aldıktan sonra aklında dönüp duran soruları daha fazla engelleyememiş olacak ki antropoloji alanında çalışmalar yapmış, çalışmalarıyla profesörlüğe kadar yükselmiş, Hacettepe Üniversitesi'nin kurucu üyelerinden biri olmuş. Biraz gezi yazısı, biraz anı, bir o kadar bilimsel bakış açısı, nefis bir araştırma çıkmış ortaya.
Güvenç, öncelikle çocukluğunun Japon kültürü izlenimlerini aktarıyor. Shogun, Japon pazarları, Kuvai Köprüsü ve diğerleri, anlaşılmaz ve uzak insanlar hakkında bir ilgi uyandırdıysa da yıllar içinde silinip gitmiş. Gençlik yıllarında Yedi Samuray, Kanlı Pirinç gibi filmler ilgiyi geri getirmiş, üzerine 1964 Tokyo Olimpiyatları'nın coşkusu eklenince yazarın dikkati bu çekik gözlü kardeşlerimizin üzerinde toplanmış. Belgeseller falan derken Tokyo'dan Türk-Japon ilişkilerinin ilerletilmesi maksadıyla davet edilen Güvenç, Japonya'da uzunca bir süre bulunmuş ve adamların yaşamlarını inceleme fırsatı bulmuş, mevzuyla ilgili bir kitap yazmaya karar vermiş. Yaptığı alıntı manidar: "'Öyle şaşırtıcı bir ülkedir ki Japonya, birkaç hafta kalan konuk kitap yazar, birkaç ay kalan bilim adamı makale tasarlar, birkaç yıl yaşayan bilge kişi yazma sevdasından kurtulur.'" (s. 27) Yeterince uzun kalmamış yazar, Japon kültürünü yüzlerce sayfaya sıkıştırmak zorunda kalmış ama çok keyif veren bir çalışma çıkmış ortaya. Hocanın ellerinden öperim.

Güvenç, araşırma yöntemleri ve yararlandığı kaynaklardan sonra genel bir Japon imajı çiziyor. II. Dünya Savaşı sırasında yapılmış bir araştırmada Japonlar üç maddeye sıkıştırılmış:

1) Yakın ilişkilerde duyarlı bir yakınlık, yumuşaklık, hoşgörü.
2) Aile ilişkilerinde düzen, kuralcılık, töreye bağlılık.
3) Yarışta ve savaşta fanatizme varan aşırılık, acı çekmekten ve çektirmekten sanki zevk alan bir küstahlık, sertlik ve kabalık.

Nasıl yani? Batı, Japonya'yı inceledikten sonra adamların hikmetinden sual olunmayacağını söyleyerek işin içinden çıkmış ve Japonlar kapalı kutu olarak yaftalanmış. İşin ilginç yanı, Japonlar da bu yargıyı sevmiş ve anlaşılmaz olduklarını doğrulamış.
Çinliler, güneşin doğduğu yönde bulunan adalara "güneşin yeri" anlamına gelen bir ad vermişler: Nippon ya da Nihon. Çince söylenişi Cihpon. Marco Polo bunu Ciappone yapmış, oradan Japan olmuş.

Adalarda tektonik hareketler devam ediyor, %88'lik bir bölüm dağlardan oluşuyor ve ormanlar da %80 civarı bir alanı kaplıyor. Japonya'nın en önemli dezavantajı, tarım için kullanılacak alanın oldukça dar olması. II. Dünya Savaşı'nın kaybedilmesine yol açan zincirleme reaksiyonun tetikleyicisinin bu darlık olduğu söyleniyor; Güneydoğu Asya tamamen ele geçirilseydi besin maddelerinin adalara taşınacağı söyleniyor ama bunun için ABD'nin deniz gücünü ortadan kaldırmaları gerekiyordu. Pearl Harbor'a saldırdılar, uyuyan devi uyandırdılar ve birkaç yıl içinde yenilgi geldi. Bu başka mevzu gerçi de sebebi önemli. Tarımsal nüfus yoğunluğu en yüksek yerlerden biri Japonya, milyonlarca insanın besini çok küçük bir alandan geldiği için olabildiğince yüksek verim alınmalı, bu da teknolojiye bakıyor. Adamlarda teknoloji var, biliyorsunuz. Robotları ve X-Japan'i Japonlara borçluyuz, ikisi de yüksek teknoloji ürünüdür.

Adamların kozmogonisi de süper; İzanagi ve İzanami kardeşler, kutsal tanrılar olarak yüzen bir ülke yaratma görevini yerine getirmek üzere okyanusa bir mızrak daldırmışlar, mızrağın ucundan damlayan tuzlu su küçük bir ada ortaya çıkarmış. Vay be.
Kozmogonilerinin yan ürünü olan Şinto'yla Budizm arasında sıkı bağlar var, bu yüzden Şinto-Budist olanları çok. Aslında bütün dinlerin özünde iyilik, doğruluk gibi kavramlar var ve geri kalanların farklılığı dışında özler aynı. Baba ve oğul Herbert aynı fikirden yola çıkarak Budislam diye bir şey uydurup Dune'un kalbine oturtuvermişler. Japon halkının belli bir dinin değil, geleneksel halk inançlarının etkisi altında olduğunu söylüyor Güvenç. Erdemli bir insan olmak adamların tek inancı diyebiliriz.

Zen'den halk inanışlarına, sanattan devlet yönetimine Japonlar hakkında muhteşem bir kaynak.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (0)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
curcunel 09.03.2010
Henüz lise yıllarında bir araştırma çalışması sonucunda bu kitapla ve japon kültürüyle tanışmıştım. Anlatımı son derece yalın ve kolay anlaşılır , zevkle okunan bir kitap. Japonlarla birçok ortaK yönümüz olduğunu şaşırarak bu kitap sayesinde öğrendim. Oldukça derin yapılmış bir araştırma kitabı. Tavsiye ederim.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (4)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla
pasga 25.12.2008
Japon kültürünü, Türk kültürü ile benzerlik ve farklılıklarını, sıkıcı bir bilgi aktarımı olarak değil Bozkurt Güvenç'in gözüyle, canlı ve akıcı bir metinde görmemizi sağlayan bir kitap.

Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (1)
Bu Yorumu Yanıtla
UgurluLimon 21.02.2008
Üniversitede ders kitabı olarak karşıma çıkmıştı bu eser.
Japonların inanılmaz kültürünü Güvenç Bey sayesinde derinlemesine inceleme şansını yakaladım ve Japon hayranlığım bin kat daha arttı.
Kesinlikle incelemeye ve yakından tanımaya ihtiyaç duyacağımız ve ders alabileceğimiz Japon Kültürü'nü herkese tavsiye ediyorum.
Bu yoruma katılıyor musunuz?
Evet (3)
Hayır (0)
Bu Yorumu Yanıtla