Girit'ten Cunda'ya;1948 yılında Ayvalık'ta ölen bir Girit mübadilinin bıraktığı üç defterdeki bilgiler ışığında oluşan,bir Girit nostaljisi anlatan üçlemenin üçüncü kitabıdır.
İkinci kitap olan Kuşaklar/ya da Ayvalık yaşantısı kitabını anlatan yazımı "hayat artık daha da zordur ama sürprizlerde henüz bitmemiştir" diye bitirmiştim.
Aynakis'in Yunanistan'dan kaçmasini (Aynakis mübadeleden önce Türkiye'ye gelmiştir)sağlayan sevgilisi bayan Marigo Ayvalığa Aynakis'i görmek için gelir.Ama Aynakis artık evlidir ve çocukları vardır,bu durum karşısında Marigo asıl anlatmak istediklerini
anlatamadan Yunanistan'a geri döner.Bir oğullarının olduğunu;adının Hasanaki'yi hatırlatması için Haralambos olduğunu ve artık birlikte yaşayabileceklerini söylemek için gelmiş olduğunu söyleyemez.Hayata küser,kısa bir süre sonrada hayata gözlerini yumar.Ama oğluna bütün gerçekleri anlatmıştır.Marigo'nun tek korkusu Haralambos'un babasının Türk ve Müslüman olduğu için kendisini affetmeyeceği olasılığıdır.Çünkü Haralambos okulda Türkler için çok farklı bilgilerle doldurulmuştur.
Kitabın ilk bölümünde Haralambos'un çocukluk ve ilk gençlik dönemi etrafında Yunanistan anlatılıyor.
İkinci bölüm yani bayan Marigo'nun ölümünden sonra;Haralambos babasını
bulmak için Ayvalık'a gelir.Amacı zor şartlarda yaşamını sürdüren babasına yardımcı olmaktır. Haralambos'unda artık babasından başka kimsesi kalmamıştır.Kitabın sonuda oldukça dokunaklı yazılmış.
Kitabın arka kapağında bu üçleme için;"bir Türk yazar tarafından yazılmış ilk ve tek mübadele romanıdır" diye yazsada çok beğenerek okuduğum ve unutamadığım bir kitap daha var. Kemal Yalçın'ın Emanet çeyiz.Lütfen bu üçlemeyide Emanet çeyiz kitabınıda okuyunuz.