Tarık Tufan, bir kelime büyücüsüdür benim nazarımda. Nasıl oluyor da kelimeleri bir usta endamıyla ince ince işleyip öyküye dönüştürüyor diye çok sorguladım kendimi. Öyküyü bir örgü gibi işliyordu adeta. Çeşitli öykülerden oluşan - aslında hayatın kendisinden ibaret olan - bu kitapta, beş altı satırlık öyküler de yer alıyor. Romandaki başarısı kadar kısa öykülerdeki becerisini de görüyoruz Tarık Tufan'ın.
Kitabı okudukça otobüs durağında yaşananların, sabah işe gidenlerin, Gazze'deki çocukların, annelerin, yalnızların , aşıkların, ölümlerin arasında buluyorsunuz kendinizi. Bir su gibi hayatın içinden akıp gidiyorsunuz kitabın sayfalarında. Oldukça soft üslubuyla hüzünlenirken bile ferahlık katıyor size.
Samimiyet eksikliğinin oldukça çok hissedildiği şu günlerde, her bir öykü samimiyet ormanlarına dönüşüyor içinizde. Okudukça yeni ufuklara açılıyorsunuz.
Ayrıca kitap öykü yazmak isteyenler için de müthiş bir fırsat taşıyor.